insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

15 Şubat 2007 Perşembe

HABER



Türkiye-ABD ilişkilerini geren tasarınin TAM METNI


Nisan'da ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda oylanması beklenen, dünyanın bildiği ama bizim basında tam metni yayınlanmayan, ABD'nin "Ermeni soykırımı yasa tasarısı'nın metni.

Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili yasa tasarısının ocak sonunda ABD Temsilciler Meclisi'ne sunulmasının ardından Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ABD'ye giderek tasarının kabul edilmesinin iki ülke ilişkilerine ciddi zararlar vereceğini söyledi. Gül, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice İle görüşmesinde de enerji ve güvenlik koridorları bakımından Türkiye'nin önemini hatırlatarak "Türkiye'yi kaybetmenin nelere mal olacağım hesaplayın" dedi. Rice ise "Yönetim olarak tasarının geçmesini engellemek için seferber olduk" açıklamasında bulundu. Gül, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Savunma Bakanı Robert Gates ile de görüştü.


Temsilciler Meclisi Başkanlığı'na seçildikten sonra "Ermeni soykırımı yasa tasarısını" gündeme taşıyan Nancy Pelosi ise Abdullah Gül'e randevu vermedi. 30 Ocak 2007de ABD Temsilciler Meclisi'nin 110. oturumunda Ermeni lobisinin önde gelenlerinden Demokrat Parti milletvekilleri Adam Schiff ve Frank Pallone ile Cumhuriyetçi Parti milletvekilleri George Radartovich ve Joe Knollenberg tarafından sunulan tasarının tam metnini, okurlarımız neden söz edildiğini bilerek gelişmeleri takip etsin diye aynen çevirerek yayımlıyoruz...


Ermeni soykırımı 1915 -1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu tarafından tasarlanıp uygulandı ve yaklaşık 2 milyon Ermeni'nin sınır dışı edilmesiyle, bunlardan 1,5 milyon kadın, erkek ve çocuğun öldürülmesiyle, kurtulan 500 bininin de evlerinden kovulmasıyla ve 2500 yıllık Ermeni varlığının anavatanından tasfiye edilmesiyle sonuçlandı.


24 Mayıs 1915 Müttefik Kuvvetler; İngiltere, Fransa ve Rusya daha önce insanlığa karşı suç işlemiş hiçbir devlete yapmadıkları şekilde açıkça suçlayan ortak bir bildiri yayınladı. Bu ortak raporda "Müttefik Kuvvetler'in, bu suç için Osmanlı Devletinin tüm üyelerini, tıpkı bu katliama (massacre) bulaşmış ajanlarını olduğu gibi bizzat sorumlu tutacağını alenen Bab-ı Ali'ye beyan edeceği" kaydediliyordu.


I. Dünya Savaşı sonrası Türk devleti, Ermeni soykırımını organize edip uygulayan, katliamın ve yıkımın içinde yer alan üst düzey yöneticileri suçladı. Yeni Türk rejiminin memurları kurulan askeri mahkemelerde, Ermeni halkına karşı organize edilip uygulanan katliamdan dolayı suçlanıp yargılanarak hapse mahkum edildi.


Ermeni soykırımını organize edenlerin başında yer alan Savaş Bakanı Enver, içişleri Bakanı Talat ve Donanma Bakanı Cemal'in İşledikleri suç için idamlarına karar verildi, ancak karar uygulanmadı. Ermeni soykırımı ve bu hukuki hatalar karşı konulamaz delillerle Avusturya, Fransa, Almanya, Büyük Britanya, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Vatikan ve diğer birçok ülkenin ulusal arşivlerinde belgelendi. Delillerin büyüklüğü aynı olaya ve aynı neticeye işaret ediyordu. ABD ulusal arşivleri ve hükümet kayıtlan Ermeni soykırımı İle ilgili belgeleri çok kapsamlı ve çok titiz tutuyordu. Özellikle de halka ve çıkar gruplarına açık olan ABD Dışişleri Bakanlığı 59. kayıt grubu altındaki 867.00 ve 867.40 numaralı dosyalar... 1913-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun ABD Büyükelçisi olan Henry Morgenthau, aralarında Osmanlı İmparatorluğumun müttefiklerinin de yer aldığı çeşitli ülkelerin memurlarının yürüttüğü Ermeni soykırımı protestolarını organize ederek liderlik yaptı.


Büyükelçi Morgenthau ABD Dışişleri Bakanlığı'na açıkça Osmanlı İmparatorluğu Devleti'nin politikasını "ırk imha kampanyası" olarak açıkladı ve 16 Temmuz 1915'te Dışişleri Bakanı Robert Lansing, Ermeni zulmünü durdurmaya yönelik bu prosedürün onaylandığını belirtti.


9 Şubat 1916'da Kongre'nin hem Senato hem Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen 12 sayılı kararına göre, ABD Başkanı Amerikan vatandaşlarının yardım amaçlı bağışlarda bulunup bir fon oluşturarak, açlık ve sağlık problemleri yaşayan Ermeniler'e duygudaşlıklarını belirtmek için bir gün düzenlenmesi Önerisinde bulundu. Başkan Woodrow Wilson 'Yakın Doğu Yardımı' adıyla bilinen bu kampanyaya destek verdi.


1915-1930 yılları arasında Ermeni soykırımından kurtulanlar için 116 milyon dolar toplandı. Mağdur Ermeniler arasında Amerikan vatandaşları tarafından büyütülen 132 bin yetim ve öksüz de vardı. Senato'nun 11 Mayıs 1920 tarihli, 359 nolu kararı belirtir ki; "Senato'nun Dış İlişkiler Komitesi'nin alt komisyonunda gerçekleşen oturumlardaki tanıklıklar, Ermeni halkının uğradığı bildirilen katliam ve diğer zulümlerin gerçek olduğunu açıkça ortaya koymuştur." Bu kararı takiben 13 Nisan 1920'de Ermenistan'da görevli ABD ordusu generali James Harbord tarafından Senato'ya sunulan raporda "Sakat bırakılma, şiddet, işkence ve ölüm onların anılarını güzel Ermeni vadilerinde ıraktı ve içlerinden çok azı bu çağın en büyük suçundan yara almadı" deniyordu.

ABD Soykırımı Hatırlama Konseyi Müzesi'nde de gösterildiği gibi, Adolf Hitler, Polonya'ya 1939'da saldırırken yöneltilen eleştirileri "Bugün Ermeni soykırımını kim hatırlıyor" diyerek yanıtlamış ve Yahudi soykırımının önünü açmıştı. Soykırım sözcüğünü 1944 yılında ilk olarak kullanan Raphael Lemkin, BM Soykırımı önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi'nin ilk savunucularındandı. Lemkin, Ermeni meselesini 20. yüzyıla ait kesin bir soykırım örneği olarak tanımlıyordu.


Soykırımla ilgili ilk karar BM tarafından Lemkin'in önerisi üzerine 11Aralık 1946'da benimsendi. BM Genel Kurul kararı (96) ve BM Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi, BM'nin mevcut hükümlerini yasalaştırarak benzer suçları önleme ve cezalandırma amacıyla Ermeni soykırımını bir suç olarak tanımladı. 1948 yılında BM Savaş Suçlan Komisyonu Ermeni soykırımı hakkında 'İnsanlığa karşı suçlar terimini kesin olarak karşılayan fiillerden biridir' tanımıyla Nurenberg Mahkemeleri İçin bir öncül olarak kullandı.


Sevr Antlaşması'nın 230. maddesinin hükümleri 1915'teki ittifak güçleri notasıyla uyum içinde "Türkiye sınırlarında yaşayan Ermeni ve Yunan ırkından olan Türk vatandaşlarına karşı işlenen saldırıları" kapsıyordu. Bu nedenle bu madde Tokyo ve Nurenberg sözleşmelerinin 6 C ve 5 C maddelerine göre bir örnek teşkil etti.


8 Nisan 1975 kabul edilen Temsilciler Meclisi kararı (148) ile "Bu yılın 24 Nisan'ı 'insanların insanlara insanlık dışı davranışının hatırlanmasının ulusal günü' olarak düzenlenmiştir. ABD Başkanı bugünün tüm soykırım kurbanlarını, Özellikle de Ermeniler'in hatırlanması için Amerikan vatandaşlarını çağırmaya yetkili kılınmış ve bu çağrıda bulunması kendisinden istenmiştir" denmiştir.


Başkan Ronald Reagan 22 Nisan 1981 tarihli 4838 no'lu kanunda, Ermeni soykırımı, Kamboçya soykırımı ve Yahudi soykırımından çıkarılan derslerin asla unutulmaması gerektiğim belirtti.


10 Aralık 1984'te kabul edilen Temsilciler Meclisi kararı (247) ile "Bu yılın 24 Nisan'ı 'insanların insanlara insanlık dışı davranışının hatırlanmasının ulusal günü' olarak düzenlenmiştir. ABD Başkanı bugünün tüm soykırım kurbanlarını, özellikle de 1,5 milyon Ermeni'nin hatırlanması için Amerikan vatandaşlarını çağırmaya yetkili kılınmış ve bu çağrıda bulunması kendisinden İstenmiştir" denmiştir.


ABD Ayrımcılığı Önleme ve Azınlıkları Koruma Alt Komisyonu 14/1 oyla soykırım suçunun işlenmesinin engellenmesi ve cezalandırılması sorununun çalışılması raporunu kabul etti. Bu raporda "Nazi sapkınlığı 20. yüzyıldaki tek soykırım olayı değildi. Bunlardan biri de Osmanlı İmparatorluğu'nun Ermeniler'i katliamıdır" deniyordu. Bu raporda "Birtakım tanık ve bağımsız otoritelerin söylediklerine göre Ermeni nüfusunun muhtemelen yarısından fazlasını teşkil eden 1 milyon kişi öldürülmüş ya da Ölümcül koşullarda tehcir edilmiştir" deniyordu.


ABD raporları, İngiltere ve Almanya arşivleri ve Osmanlı imparatorluğu'nun ve müttefiki Almanya'nın o dönem diplomatlari bunu doğrulamıştı. ABD Soykırımı Hatırlama Konseyi (bağımsız bir federal teşekkül) oybirliğiyle 30 Nisan 1981'de kendi müzelerinde Ermeni soykırımına yer vermeyi kararlaştırdı. ABD (Washington District of Columbia) Columbia Bölgesi Temyiz Mahkemesi'nce 1993'te ortaya konan, Ermeni soykırımıyla ilgili eldeki dokümanların muğlak olduğuna ilişkin iddia ABD'nin uzun dönem politikasına uymayacağı gerekçesiyle geri çekildi. 5 Haziran 1996'da Temsilciler Meclisi yabancı yardımlar ve uluslararası dış ticaretle İlgili 3540. kanunda değişiklik yaparak, Türkiye Hükümeti'nin Ermeni soykırımını tanıyıp kurbanlarını onurlandırıncaya kadar Türkiye'ye yapılan yardımlarda 3 milyon dolarlık bir kesinti yapılması kararlaştırıldı.


Başkan Clinton 24 Nisan 1998'de"Bu sene geçmişte de olduğu gibi Amerikan Ermenilerini tarihin en üzgün bölümlerinden biri olarak anacağız. Bu anma, yurdundan edilmeler ve 1,5 milyon Ermeni İçin yapılacaktır" demişti. Başkan Bush ise 24 Nisan 2004'te "Bugün 20. yüzyılın en korkunç trajedilerinden birinin anılmasına ara vereceğiz. 1,5 milyon Ermeni'nin sürülerek öldürülmesini hatırlamayı durduracağız" dedi.


Ermeni soykırımının uluslararası alanlarda tanınıp kabul edilmesine rağmen yerli ve uluslararası otoritelerin soykırımı cezalandırmadaki başarısızlıkları benzeri soykırımların olmasına ve gelecekte de olabilmesine bir nedendir ve Ermeni soykırımını tanımak gelecekte soykırımın önlenmesi için tek çözümdür.


Ürün Dirier'in haberi www.haber7.com

Hiç yorum yok: