insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

27 Kasım 2007 Salı


PKK bizi terörize etti derhal silah bırakmalı

PKK'nın şiddet eylemlerine her zaman tavır alan Kürt siyasetçi Kemal Burkay yıllar sonra konuştu: "PKK, barışçıl ve şiddetsiz bir ortamda tartışılan Kürt sorununu sekteye uğrattı."..
Kemal Burkay, Kürt siyasetinin en önemli isimlerinden. 70 yaşındaki Burkay, Dicle Köy Enstitüsü ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunu. Bir süre öğretmenlik ve kaymakamlık yaptı. Türkiye İşçi Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu'nda yer aldı. Komünist olduğu gerekçesiyle uzun süre cezaevinde yattı. 12 Mart 1971 darbesinin ardından yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Daha sonra çıkan afla birlikte yeniden Türkiye'ye döndü. Arkadaşlarıyla birlikte Kürdistan Sosyalist Partisi'ni (PSK) kurdu. Ancak 12 Eylül darbesiyle birlikte yeniden yurtdışına çıktı. Bir daha Türkiye'ye dönmeyen ve İsveç'te yaşayan Burkay, PKK'nın aksine her zaman silahlı eylemleri reddeden bir siyasi tavır aldı. Kürt sorununun kültürel ve siyasal temelde çözülmesi için mücadele etti. Burkay aynı zamanda edebiyatçı. Araştırma kitapları, romanları ve şiirleri 10'u aşkın dile çevrildi. Sezen Aksu'nun söylediği ve "Bir kedim bile yok" dizesiyle belleklere kazınan Gülümse şiirinin de yazarı. Burkay ile PKK'yı ve Kürt sorununu, DTP'nin kapatılması çabalarını konuştuk.

* Türkiye'de 12 askerin şehit edildiği Dağlıca baskınından sonra yaşanan gerilimi nasıl görüyorsunuz?
Bu olay ister doğrudan PKK, ister PKK'nın içinde veya dışındaki bir başka el tarafından tezgâhlanmış olsun bir provokasyondu. Hatta provokasyon Şırnak'ta yedisi korucu, 12 köylünün bir minibüs içinde öldürülmesiyle başladı. Bu eylemleri Türkiye'deki ortamı gerdi. Bazı çevreler de yangına körükle gitti, kitleler galeyana getirildi ve Türkiye bir sınır ötesi operasyonun eşiğine getirildi. Eylemi tezgâhlayanlar bunu amaçlamıştı. PKK'nın bunu özgür iradesiyle yaptığı kanısında değilim. Çünkü PKK, tarihinin hiçbir döneminde kendi özgür iradesiyle iş yapmadı, yapamadı.

* Kimin iradesiyle yaptı?
Abdullah Öcalan PKK'yı kurarken içinde bulunduğu ilişkiler hem Türkler hem de Kürtler için skandaldır, trajikomiktir. MİT, kuruluş aşamasında örgütü denetledi. Öcalan PKK'yı MİT'in güdümünde kurdu. Sonra İran'ın, ardından da Suriye istihbaratının denetimine girdi. Öcalan da Suriye'nin denetlediği Bekaa Vadisi'nde kalıyordu. Bu dönemde Öcalan'la birkaç kez görüştüm. Buna bizzat tanık oldum. Nitekim Uğur Mumcu bu işin peşindeyken cesaretini hayatıyla ödedi.


* Peki kuruluş amacı neydi?
PKK ortaya çıktığı dönemde Kürt sorunu gündemdeydi ve oldukça kitlesel tartışılıyordu. Ama barışçıl, şiddetsiz ve siyasal yöntemlerle. PKK bunu sekteye uğrattı. Hatta Kürt sorununu terörize etti. Kürt politikasını kendi içinde çatıştırdı, aşiret kavgaları çıkarttı. Kurulduğunda zaten ilk önce diğer Kürtlere yönelik saldırılar gerçekleştirdi. Bizim de çok arkadaşımızı katletti.

* PKK olmasaydı Kürt sorunu nasıl bir seyir izlerdi?
Kürt sorunu 1970'li yıllarda demokratik ve barışçıl bir şekilde tartışılıyordu. Bizim partimizin gösterdiği adaylar Diyarbakır ve başka yerlerdeki belediye başkanlıklarını kazandı. Türk sol hareketle paylaşım içindeydik, sendikalarda etkindik. Kürt sorununu PKK gündeme getirmedi. Ama şiddete yönelme Kürtlerin aleyhine oldu, yanlışa itti. PKK'nın estirdiği kör terör 12 Eylül darbesinin başlıca gerekçelerinden biri oldu. PKK Kürt sorununun içini terörle boşalttı. Geriye PKK ve onunla mücadele eden askerler kaldı.

* Bir süre önce bazı emekli generallerden "Kürt sorununda" hata yaptıklarına dair açıklamalar geldi...
Demek ki kendilerini en vatansever bilen generaller de yanlış yapabiliyormuş. Bu yanlışlar topluma çok büyük bedellere mal oldu. Ama generallerin bugün de sorunun çözümü için dişe dokunur bir önerileri yok.

*Türkiye'de son dönemde terörün bitmesi için yoğun çabalar var. Siz sınır ötesi operasyon tartışmalarını nasıl okuyorsunuz?
Eğer bir ülkeye sınır ötesinden saldırı varsa o ülkenin kendini savunması doğaldır. Ancak söz konusu sınır olayları çok yönlü. Bir kere PKK sorununu salt sınır ötesi bir terör olayına indirgemek doğru değil. PKK bu topraklarda ortaya çıktı. Nasıl çıktı, kim çıkardı, o ayrı bir konu. Kısaca söylemek gerekirse PKK Kürt sorununa yanlış yaklaşımın bir yan ürünüdür. Ama hem siyasi hem de silahlı kadrolarıyla PKK Türkiye'nin her yerinde var. İran, Irak, Suriye ve Avrupa'da var. PKK sorunu salt sınır ötesi operasyonla, en önemlisi de PKK'yı gerekçe gösterip, Iraklı Kürtlerle savaşarak çözülmez.

* Peki, PKK nasıl biter?
Bunun için ABD veya NATO desteğine hiç gerek yok. Öcalan yakalandıktan sonra PKK 4-5 yıl silahları susturdu, adını ve programını bile terk etti. Hatta hem örgütün lideri Öcalan, hem de PKK, bir af çıkarılması durumunda tümden teslime hazırdı. Yani PKK aslında bitmişti. Ama derin devlet bunu istemedi. Bugün de bu işi barışçı yoldan, hiç kan dökülmeden yapmak mümkün. Bu PKK sorununu çözer, ama elbet Kürt sorununu çözmez; belki çözüm yolunu açmaya yardımcı olur. Sınır ötesi operasyonun bir çözüm olmadığını Türkiye'deki sağduyu sahibi aydınlar da gördü. Geniş boyutlu operasyon bir Kürt-Türk çatışması olacaktı. Sonuçta, Türkiye'deki bazı maceracı, savaş tutkunu çevrelerin istedikleri olmadı. Başbakan Erdoğan'ın da dediği gibi öncelikle PKK'ya silahları bıraktırmak hedefleniyor sanırım. En doğrusu da bu. Ama Türkiye'nin de makul adımlar atması lazım. Bir yandan "PKK silah bıraksın" derken, bir yandan da DTP'yi kapatmaya yönelmek izlenecek yöntem değil.

* DTP'lilerin Meclis'teki pratiklerini ve onlara tepkileri nasıl buluyorsunuz?
DTP'lilerin Meclis'te olması çok olumlu. Seçim sonrasında yazdığım bir yazıda Öcalan ve PKK ile aralarına mesafe koymalarını da önerdim. Ama DTP'liler bugün hedef oldukları suçlamaları hak edecek yanlış bir şey yapmadı. Onlara yönelik "PKK'ya terörist de" şeklindeki dayatmalar doğru değil. PKK sorununun çözümü için DTP'lileri susturmak yerine özgürce ve korkmadan konuşmalarını sağlamak gerekir.

* 12 Eylül'den bu yana yurtdışında yaşıyorsunuz. Bu gerçekten çok uzun bir süre. Türkiye'ye dönmeyi hiç düşünmüyor musunuz?
Bunu elbet çok isterim. Ne yazık ki, böylesi bir dönüş şu anda benim için yüksek ceza riskini içeriyor. Barışçı, siyasal bir mücadele izlemiş olsak bile... Birlikte mücadele ettiğim arkadaşlarım açılan davalardan 15 yıla varan cezalar aldı ve söz konusu hükümler ceza yasalarında hala mevcut.

* Kürtlerin PKK'ya ihtiyacı var mı?
Kürtlerin hiçbir zaman PKK'ya ihtiyacı olmadı. Eğer siyaset yapılacaksa, işte DTP, HAK-PAR var, Öcalan'ın dediklerinden daha fazlasını da isteyebilirler ve nitekim HAK-PAR programına federasyon istemini koymuş durumda. Kürt sorunu bakımından da ödenen büyük bedellere rağmen PKK'nın hiçbir kazanımı olmadı. Öcalan yakalandıktan sonra ise zaten PKK, geçmişteki bütün iddialarını bıraktı. Öyleyse silahlı güce ne gerek var? Silahları derhal bırakmalı. Çünkü PKK bugün de Kürt hareketinin yeniden sağlıklı bir kanala yönelmesinin önünde engel. Ama ne yazık ki bu ülkede PKK'nın bitmesini istemeyen statükocu, gerilim yanlısı güçler var. Onlar istese PKK, hiç kan dökmeye, yeni acılar çekmeye gerek kalmadan biter. PKK demokratikleşme çabalarının önünde bir bahane olarak kullanılıyor.

* Öcalan'ı iyi tanıyorsunuz. Kamuoyunun ve sizin tanıdığınız Öcalan arasında fark var mı?
Benim tanıdığım Öcalan, kendisine güveni olmayan, hatta kendi çapını, durumunu herkesten iyi bilen biri. Ne sağlam bir kültür birikimi var, ne topluma geniş ufuklar çizebilecek bir yeteneği... Ama Öcalan bu süre içinde medyanın da büyük reklam desteğiyle parladı. Ondan sonra da rolünü seve seve oynadı. Özellikle de örgütünde kendini putlaştırdı, muhalif her türlü sesi acımasızca ezdi.

* Sizin şiir olarak yazdığınız, Gülümse'yi şarkı olarak ilk nerede dinlediniz ve ne hissetiniz?
Daha önce Rahmi Saltuk da bestelemişti. Arto Tunç'un yaptığı Sezen'in (Aksu) okuduğu besteyi ilk ne zaman dinledim, hatırlamıyorum. Ama hoşlandım. Bu beni 1963 Ankara'sına götürdü.

* Hâlâ bir kediniz yok mu?
İki kedim vardı ama öldüler. Çocuklarım köpek aldı. Bir süre sonra ben de o köpeği sevdim.

ECEVIT KILIC - VATAN

Hiç yorum yok: