insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

16 Şubat 2007 Cuma


Acaba AB ya da ABD ne der yaklaşımına girmeyeceğiz artık

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, ''Aralık ayından sonra AB'den kimsenin bizden bir tarih isteme hakkı yok. Çünkü artık zemin değişti. Biz herhangi bir adım atarken, acaba AB ya da ABD ne der yaklaşımına girmeyeceğiz artık'' dedi.

Resmi temaslarda bulunmak üzere Brüksel'e gelen Babacan, bugün bir basın toplantısı düzenledi. Brüksel'deki temaslarının oldukça olumlu geçtiğinin altını çizen Babacan, Türkiye'nin üzerinde yoğunlaştığı fasıllarla ilgili AB Komiserleriyle görüşmeler yaptığını, ilk olarak görüştüğü bölgesel politikalardan sorumlu Danuta Hübner ile görüşmesinde Türkiye'deki bölgesel kalkınma ajanslarına AB'den sağlanacak mali destek konusunu görüştüğünü kaydetti.

AB Komiserleriyle yaptığı görüşmelerde, Türkiye'nin katılım öncesi enstrüman çerçevesinde AB'den sağlayacağı fonların ele alındığını belirten Babacan, bu çerçevede Türkiye'nin AB'den üç yıl içinde 1,5 milyar avro mali yardım sağlayacağını anlattı.

Türkiye'nin müzakere fasılları üzerinde teknik olarak önemli ilerlemeler kaydettiğini vurgulayan Babacan, özellikle işletme ve sanayi politikaları fasılı konusunda bugün itibariyle her hangi bir sıkıntının gözükmediğini teknik açıdan hiçbir sorunun bulunmadığını, mart ayı sonuna kadar da bu faslın resmen açılması yönünde AB'de bir görüşün hakim olduğunu söyledi.

Genişlemeden Sorumlu Komiser Olli Rehn ile uzun bir görüşme gerçekleştirdiğinin altını çizen Babacan, bu görüşmede Türkiye'nin bu yıl ve önümüzdeki yıllarda AB sürecinde yapacağı çalışmalar konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını kaydetti.

Devlet Bakanı Babacan, 2006 yılının sonundaki genişlemenin ardından 2007 yılı ile beraber Türkiye ve AB ilişkilerinin yeni bir döneme girdiğini vurgulayarak, ''Bundan sonraki dönemde müzakerelerin seyrine siyasi değerlendirmeler hakim olacak ve tek tek ülkelerin kararlarının etkili olacağı bir döneme girdik'' dedi.


TÜRKİYE RÜZGARA KARŞI
Babacan, diğer AB'ye üye ülkelerinin müzakere süreçlerinde rüzgarı arkalarına alarak hareket etmelerine rağmen Türkiye'nin genişleme açısından rüzgara karşı yelken açmış durumda bulunduğunu vurguladı. Gerek AB'nin kendi içindeki sorunlar gerekse de Türkiye'nin büyük bir ülke olması nedeniyle Türkiye ile AB arasındaki müzakere sürecinin daha farklı işleyeceğini ifade eden Babacan, özellikle Kıbrıs konusunun AB tarafından bir mazeret olarak kullanıldığını kaydetti.

Babacan, müzakere sürecinde Türkiye'nin rüzgara karşı yelken açtığını yineleyerek, ''8 faslın askıya alınmasını biz adil bir karar olarak görmüyoruz'' dedi.

Aralık 2006 yılındaki gelişmelerin ardından AB ile ilişkiler çerçevesinde yeni bir düzene geçtiklerini belirten Babacan, tarama sürecinin tamamlanmasının ardından şubat ayı sonu itibariyle alt komite çalışmalarınında tamamlanmış olacağını, bundan sonra Türkiye'nin AB sürecindeki görevlerini kendi başına da olsa yürütmeye devam edeceğini anlattı.

Babacan, tarımsal ve kırsal kalkınma ile diğer 7 fasılda AB'nin bu fasılların açılmasına ilişkin kriterleri Türkiye'ye getireceğini, Türkiye'nin de bu çerçevede çalışmalarına devam edeceğini bildirdi.

10 Ocak'da kamu kurumlarıyla bir toplantı yaparak tüm kamu kurumlarını 2007 ile 2013 yılları arasında AB sürecinde yapacaklarının listesini istediklerini belirten Babacan, bununla ilgili ön çalışmaların tamamlandığını yakında da taslağın ortaya çıkmasının ardından sivil toplum kuruluşlarıyla da görüşerek Türkiye'nin bu süreçteki yol haritası konusunda tam bir mutabakatın sağlanmasının ardından bu yol haritasının Bakanlar Kurulunda karara bağlanacağını bildirdi.

Babacan, 2007-2013 programının tüm detaylarını mart ayı sonunda açıklayacaklarını söyledi.

Türkiye'nin bundan sonra ağırlıklı olarak AB sürecindeki kurumsal yapılaşmasını tamamlayacağını ve müzakereler olsun ya da olmasın AB sürecinin aynen devam ettirileceğini kaydeden Babacan, ''Üyeliğimiz garanti değil. Üyelik kararı tüm ülkelerin tek tek evet demesi ve Türkiye'nin o zamanki vereceği karar bağlı'' dedi.

Fransa'nın referanduma gideceğini bu süreçte diğer bazı ülkelerin de referandum gerçekleştirebileceklerini söyleyen Babacan, AB sürecinde Türkiye için önemli olanın AB'ye tam üyelik hedefini gerçekleştirebilmek olduğunu, birkaç ülke yüzünden de bu tarihi misyondan vazgeçmeyeceklerini bildirdi.

Babacan, hangi müzakere fasıllarının resmen açılabileceği konusundaki bir soru üzerine Almanya'nın dönem başkanlığı sırasında müzakerelerin 4 fasılda açılabileceği konusunda komisyonda bir görüş birliği bulunduğunu söyledi.

Babacan, ayrıca bölgesel kalkınma faslı konusunda Almanya Dönem Başkanlığının elinden geleni yapacağı izlenimi edindiklerini de sözlerine ekledi.

Babacan, bazı fasılların açılış kriterlerinin kolay, bazılarının ise zaman gerektirdiğini belirtirken, bazı fasılları ise tam üye olmadan gerçekleştirmenin Türkiye'nin işine gelmeyebileceğini ifade etti.


''KARARLARI TÜRKİYE VERECEK''
Babacan, bir gazetecinin AB komisyonun 301. madde ile ilgili ne düşündüğü ve bu konuda Türkiye'den bir tarih isteyip istemediklerine ilişkin sorusu üzerine, AB'den kimsenin özellikle aralık ayından sonraki gelişmelerin ardından bir tarih isteme haklarının olmadığını belirtti. Babacan, ''Sağdan, soldan herhangi bir beklenti tam olarak ters teper. Bundan sonra atılacak tüm adımlar Türk insanının geleceğine yönelik olacaktır. Bunda da bütün kararları Türkiye verecektir'' dedi.

2007 yılıyla birlikte AB ile ilişkilerde yeni bir döneme girildiğini kaydeden Babacan, ''Nasıl 10 üyeye üyelik tarihi verdiyseniz bize de verin ve biz de yapacaklarımızın takvimini açıklayalım. Eğer AB konusunda üyelik tarihi yoksa bizde bundan sonra AB'nin dikte edeceği konuları dikkate almayız'' dedi.

Bakan Babacan, Fransa'daki seçimlerin Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceğine ilişkin soruya verdiği yanıtta, ''Biz Fransa'daki seçimleri sabır, metanet ve azami tolerans ile takip ediyoruz. Türkiye büyük bir ülke ve Türkiye'nin AB süreci küresel gelişmeleri de etkileyecek öneme sahip. Fransa'da önemli olan fiilen seçimden sonra gelecek yönetim uygulamalarına bakmaktır'' dedi.

AB'nin eğer güçlü bir oluşum olmak istiyorsa verdiği sözleri tutması gerektiğini ve ancak güvenilirliğini bu şekilde kanıtlayacağını belirten Babacan, bu çerçevede Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmasını AB'nin güvenilirliği açısından önemli olduğunu ifade etti.

Bu arada Babacan, yarın sabah Brüksel'den ayrılarak Türkiye'ye dönecek.

Hiç yorum yok: