insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

13 Şubat 2007 Salı




Cogumuz hergün kafamizin icerisinden bircok düsünceler, yorumlar, kizginliklar, sevincler, mutluluklar geciririz.

Bazilarimiz bunlari yaziya döker,bazilarimizda sadece kafamizin icindeki kösesinde sakli tutar.Ben bunlari zaman zaman yaziya döken amatör bir köse yazariyim.
Ama bu "yazane" olusumu basladigindan buyana tanidigim,tanimadigim insanlardan aldigim yorumlar gercekten beni farkli güzel duygu yogunluguna tasidi.Icimde daha cok yazma,daha iyi yazma arzusu varoldu.

Bu ara degerli bir okur arkadasim Ayca Anlar 12.02 tarihli yazimi cok begendigini yazmis ve kendi yazdigi bir yaziyi yollamis.Bende bu güzel yaziyi sizlere aktarmak istiyorum.

“Hayat gerçekten de tayini mümkünsüz bir zamanlama..Bir gün bu şehirdeyken ertesi gün bambaşka şehrin sokaklarında olmak gibi..Bir gün birini severken başka bir zamanda ondan nefret etmek gibi..Ya da tam tersi, hoşlanmadıklarımızı delice sevebilmek gibi…

Hayaller ise hayatımızın içindeki tek gökkuşağı belki de..Bazen Kuzey Yıldızı kadar uzak olup bazen de uyandığımızda başucumuzda bulup içtiğimiz bir yudum su gibi; hayat veren, içimizi canlandıran…

Aslında birbiri içine geçmiş MATRUŞKA BEBEKLER gibi hayat ve hayaller de..Hayatımızı açıyoruz hayallerimizle karşılaşıyoruz, hayallerimize dalıyoruz bambaşka hayatlar buluyoruz…

Çoğu zaman da gururludur hayallerimiz. Başı hep dimdik..Sevileceğini, özleneceğini ve aranacağını bilir de ondan !! Hatta bazen “Bensiz bir hayat olmaz” diyerek doruklara kadar çıkar. Ama hep bizimledir..

Hayat gerçekten de tayini mümkün olmayan bir zamanlama…

Bu kadar kısacık an’lar içinde hayallerimizin ve bedenlerimizin karşılaştığı diğer hayaller ve bedenlerin birbirleriyle olan kavgalarını ise anlamak zor?

Kapılarını ardına kadar açmış hayallerimiz içinde yaşadığımız mutlulukların eşi var mıdır ki? Aslolan o AN değil midir? Var olduğumuzu, içimizin alev topu gibi olduğunu hissettiğimiz o dakikaları hayatımızın içinden hiç çıkaramayacağımızı bilirken gerek var mıdır ki zamanla zıt düşmeye? Siz hiç Matruşkaları bir köşeye ayrı ayrı atabildiniz mi?

Nedir ki hayallerimizi hayatımız içinde değerli kılan? Zıtlıklar değil midir? Güzel olan yerde çirkinin var olması, yaşamı bu kadar sevmemizin nedeni ölüme karşı duyulan korku olması, nefret olması..Ayrılıklar olmasaydı kavuşmaların tılsımını nasıl hissedebilirdik ki? Peki ya mutluluklar, acılar olmasaydı…

Hayat gerçekten de tayini mümkün olmayan bir zamanlama…

Matruşkalarım ise hep karşımda….”

Zeki Calisir
13.02.2007

www.yazane.com

Hiç yorum yok: