insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

13 Şubat 2007 Salı

TÜRK'ÜN, TÜRKÇE KONUŞMASI YASAK

Almanya'da eyaletler Türklerle ilgili birer birer yeni kararlar alıyor. Bunlar arasında okullarda Türkçe dersi geliyor. Bazı yerlerde Türkçe'nin ek ders olarak alınması, hatta okulda Türkçe konuşulması bile yasaklandı. Velilere, "mesai saatleri dışında sınıfı kiralayın, öğretmeni bulun öyle ders alın" deniliyor. Ayrıca, Din bilgisinin de Türk öğrencilere sadece Almanca olarak verilmesi öngörüldü.

MÜNİH- Dil bilmeyen, yol bilmeyen Anadolu insanının yabancı bir ülkedeki öyküsü Münih garında başlar. Türkiye'den Almanya'ya işçi gönderildiğinde davul-zurnayla burada karşılandılar. O gidiş, o karşılanış görüntüleri hep burada siyah-beyaz fotoğraflara yansıdı.

Münih, Almanya'nın Bavyera eyaletine bağlı 1 milyon 200 bin nüfusuyla en büyük kentlerinden birisi. Burada, 280 bin civarında Türk yaşıyor. Türklerin ilk geldiği Münih, yabancı düşmanlığının arttığı bir dönemde Türk-Alman Dostluk Federasyonu'nu tarafından düzenlenen "Dostluk Haftası" etkinliğine sahne oluyor. Türk düşmanlığının giderek arttığı, Türkçe'nin bile okullarda yasaklanmaya çalışıldığı bir dönemde böyle bir etkinliğin düzenlenmesi kuşkusuz son derece anlamlı. İşte, Genel Başkan Ali Kılıç ve arkadaşlarının çabasıyla bu etkinliklerin bu yıl 7'ncisi gerçekleştiriliyor.

Federasyonunun hem Türk hem de Alman üyeleri var. Onların amacı, artık Almanya'da kalıcı olan Türklerle, Almanların dostluğunu artırmak. Ancak, Almanya'da öyle bir ırkçılık, öyle bir İslam fobisi gelişiyor ki bu da onlara düşen görevi kat kat artırıyor.

"ANA DİLDE EĞİTİM" DİYEN ALMANYA'NIN BASKISI

Bavyera Parlamentosu'nun salonu bu anlamda önemli bir toplantıya sahne oldu. Türk-Alman Dostluk Federasyonu'nun kültür haftasının açılışı parlamento çatısı altında gerçekleştirildi. Mevleviliğe gönül vermiş Almanlar o salonda sema gösterisi yaptı. O salonda Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş-ı Veli, insan sevgisi dile getirildi.

Konya'da ders almış, Mevleviliği Almanya'yla taşımış Almanlar, yalnız Münih'te değil, diğer kentlerde de Mevlana'nın "sevgi ve hoşgörüsü"nü tennureleriyle dalga dalga yaymanın çabası içinde.

Federasyon Genel Başkanı Ali Kılıç o salonda, "Biz, barış, dostluk, sevgi adına buradayız. 45 yıl önce geldiğimiz Almanya'da tam 45 yıl sonra parlamentodayız. Bizimle ilgili kararların alındığı bu salondan artık çıkmayacağız. Artık parlamentodan gitmeyeceğiz" diyordu.

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil, dini kullanıp insanlarımızı dolandıran ve kamuoyunda "yeşil sermaye" olarak bilinen soygunu TBMM'de sıkça dile getiren ve bunun peşqini bırakmayan bir milletvekili. O, dini kullanıp insanların nasıl soyulduğunun göz yaşına defalarca tanık oldu. Tamaylıgil de, toplantıda Almanların gözünün içine baka baka, "İslamiyetin en özgür, en akılcı yaşandığı yer Türkiye'dir. Avrupa'da din-mezhep kavgaları yaşanırken, Anadolu'da sevgi ve barış anlayışı yeşermişti" diyor.

Tamaylıgil, 45 yıl önce insanımızı "dost ülke" diye gönderdiğimizi anımsatıyor, Avrupa Birliği'nin, Türkiye dışındaki hiçbir aday ülkeye uygulamadığı dayatmalara tepkisini ortaya koyuyordu. Eyalet parlamentosu binasında, Tamaylıgil, Almanya'nın tutumunu eleştiriyordu...

Türkiye'nin Münih Başkonsolosu Abdurrahman Bilgiç, konuşmasını hem Türkçe hem de Almanca yaparak önemli bir mesaj veriyor, iki dilli konuşmanın günümüzün gerçeklerine uygun olduğunu belirtirken, yaşanan bir sorun için de diplomatik bir dille mesaj veriyordu. Bilgiç, farklı kültürlerden gelen insanların birbirini tanımaları ve önyargılardan arındırılmalarına bu toplantıların zemin hazırlandığını da ekliyordu.

Diplomatımızın hem Türkçe, hem Almanca konuşması önemli bir mesaj. Çünkü, bazı eyaletlerde okullarda Türkçe dersinin okutulması yasaklanıyor. Bırakın yasaklanmasını okulun bahçesinde bile konuşulması istenmiyor.

Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye'ye "azınlıklara kendi dillerinde eğitim"i raporlarında koşul olarak ortaya atarken, kendi ülkelerinde bulunan Türklerin Türkçe konuşmalarını bile yasakladıklarını ise görmezden geliyor. Bir çok konuda görüş ayrılığı olan Türklerin oluşturduğu kuruluşlar, bu konuda ortak hareket ediyor, tepkilerini her fırsatta güçlü bir biçimde ortaya koyuyor.

ALMAN OKULLARINDA TÜRKÇE DERSİNE SON

Değişik eyaletlerde, Türkçe ve Din Kültürü dersiyle ilgili kararlar alınıyor. Bunlar tüm okullarda tam olarak uygulanmasa da şimdiden önemli bir tedirginlik konusu. Münih Okul Aile Birliği Başkanı Hüseyin Delemen, "Alman okullarında Çin ve Japonların ana dillerinde öğrenimlerine izin verilmesine rağmen, okullarda haftada bir saat olan Türkçe tamamlama dersinin okutulmasına son verilmesi için kararlar alındı" diyor.

Okula yeni kayıt yapılırken, kayıt yenilerken veli bir form dolduracak. Öğrenci, ana diliyle tamamlama dersi almak isterse, velilere ders saati dışında sınıf kiraya verilecek, belli bir kirayı yatıran velilerin çocuklarına okulda, tamamlama dersi paralı olarak verilecek. Yani, sınıf kiraya verilecek, öğretmenine karışılmayacak. Ancak, bu geçici bir oyalama taktiği.

Türk öğrencilerin, Almanya'daki okulların bahçesinde bile Türkçe konuşmalarını yasaklayan uygulamalar oluyor. Bavyera Eyaletinde Rasttat kentinde başlayan bu uygulama da şimdi genişliyor...

DİN BİLGİSİ, ALMANCA OLURSA "TAMAM"

Türkçe dersi küçük yerleşim yerlerinden başlayarak kademe kademe yaygınlaştırılıyor. Yalnız Türkçe değil, Din Bilgisi ile ilgili de kararlar alınıyor. Türkiye'den Din Bilgisi öğretmeni gönderilmesi, bu dersin Türkçe olarak verilmesi istenmiyor. Bu ders verilecekse, bunu dersin Almanca verilmesi öngörülüyor.

Yani Almanya'da öğrencilerimiz böyle bir baskı ve çıkmazla karşı karşıya bırakılmış durumda. Önümüzdeki dönemde bu sıkıntılar giderek artacak.

Devlet politikası olarak benimsenen bu baskılar, Türklerin Almanlarla uyumunu zorlaştırıyor "entegrasyon" değil "asimilasyon" politikası uygulanıyor. İşte, bu durum farklı görüşleri temsil eden dernekleri bir araya getiriyor ve ortak hareket etmelerinin yolunu açıyor.

Almanya'da, Türk öğrencilerin yüzde 50'si üniversiteye gidemiyor. Konuyu yakından bilen bir kamu görevlisi, "okulunu bitirip üst öğrenime gidemeyenlerin oranı da hayli yüksek. Bunlar da okulunu bitirip diploma alamadığı için kalifiye eleman da olamıyor. Yani gelecekte Almanya'da işsiz-güçsüz vatandaşlarımızın sayısı giderek artacak" diyor. Yetkili, o yüzden eğitim konularıyla Devletin çok yakından ilgilenmesi gerektiğini kaydediyor. Yine de, tüm olumsuzluklara rağmen, Alman üniversitelerinde 40 bin Türk öğrenci bulunuyor.

Irkçılık, İslam fobisi, Türk-Alman ilişkileri, Almanya'da Neo-Nazi korkusu, rakamlarla yabancı düşmanlığıyla ilgili Ali Kılıç'tan, burada tanıştığımız vatandaşlarımızdan dinlediğimiz ilginç bilgileri var. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da "güvenlik toplantısı" için Münih'e geliyor. Sahi siz Münih'te havalar nasıldır diye merak da etmişsinizdir. Burada da hava soğuk, ama kar yok.

Saygı ÖZTÜRK
Hürriyet

haberin tamamı için tiklayin http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5929080.asp?m=1&gid=112&srid=3429&oid=7

Hiç yorum yok: