insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

16 Şubat 2007 Cuma

Etnik köken ve kafatasçılık

Türker Alkan - RADIKAL

Son günlerin moda tartışması: Milliyetçilik iyi bir şey midir, yoksa kötü bir şey mi?

Bence pek gereksiz bir tartışma. 'Milliyetçilik' kavramı ile 'iyi' ve 'kötü' kavramlarını nasıl tanımladığınıza bağlı olarak

çok farklı sonuçlara varılacaktır.

Milliyetçiliği 'yurtseverlik' bağlamında ele alırsanız elbette olumlu bir bakış açısı edineceksiniz demektir. Ama şoven bir anlayışla özdeşleştirirseniz 'kötü' olduğunu kanıtlamanız çok kolay olacaktır.

Tabancalı, Kuran'lı, bayraklı, ölümlü yemin törenleri de kötü (olumsuz) milliyetçiliğe örnektir sanırım.

O olay yaratan yemin töreniyle ilgili olarak aklıma takılan sorulardan birisi şu oldu: Yanlış anımsamıyorsam, 'Dört kuşağa kadar Türk anadan babadan doğmuş olmak' gerçek bir Türk olmanın ana koşulu olarak ileri sürülüyordu.

Neden dört kuşak? Ya beş kuşak geride başka uluslar karışmışsa ne olacak? Ve ölüp gitmiş kişilerin hangi etnik kökene sahip olduğunu nasıl bileceğiz?

Başka önemli bir konu 'seyyitlerle' ilgilidir. Biliyorsunuz, 'seyyitlik' Peygamber soyundan gelenler için kullanılan bir sözdür ve Anadolu'da çok muteberdir. Ama tanım gereği seyyitler Türk olamaz, Arap kökenli olmaları gerekir. Onları ne yapacağız? 'Geldiğin yere git!' diyerek Arabistan'a mı süreceğiz? Bu hiç de şık olmaz, ayrıca dindarlıkla da pek bağdaşmaz, değil mi?

İnsanların etnik kökenini saptamak için eskiden kaba saba yöntemler kullanılırdı. Kafatasları ölçülürdü. Hitler'in kafatası ölçüldü mü, bilmiyorum. (Ataları arasında Yahudilerin de bulunduğu söylenir.) Ama bizim yerli faşistler kafatası ölçmeye pek meraklı imiş. Kafatası ölçme aletleri bile varmış.

Hatta bir ara çıkardıkları dergilerde tartışmaya başlamışlardı: "Senin kafatasın tutmuyor, Türk olamazsın!"

"Haydi ordan, benim yedi ceddim Türk oğlu Türk'tür, sen asıl kendine bak!"

Bu çeşit tartışmaların Nazi Almanya'sının çöküşüyle birlikte boşlandığını sanıyorduk, ama işte yeniden başladılar.

Şimdilerde ırkçıların kafatası ölçmesine gerek yok. Bu işi DNA testleriyle yapıyorlar. Ama bu testler her zaman istenen ve beklenen sonucu vermiyor galiba. Avustralyalı ırkçı milletvekili Pauline hanımın DNA testinden çıkan sonuca göre bu ırkçı kadın yüzde 9 Ortadoğulu, yüzde 32 İtalyan, Yunan ve Türk karışımı, yüzde 59 da Kuzey Avrupalı çıkmış!

Bu karmakarışık dünyada normal bir sonuç.

Birkaç yıl önce Eskişehir'in bir köyünde 8 bin yıllık ölüler bulunmuştu. Yapılan DNA testleri köylülerimizin bulunan cesetlerle aynı soydan geldiğini gösterdi. Ve köylülerimiz, 'Atalarımızı bulduk' diye sevineceklerine pek telaşlandılar:

"Ne yani, biz Orta Asya'dan gelmedik mi?"

Bir Orta Asya'nın çekik gözlü insanlarına bakın, bir de Anadolu'nun insanlarına. Kaçımız Orta Asya kökenliyiz dersiniz?

'Akdeniz ateşi' denen bir hastalık var, genetik olarak Ermenilerde, Türklerde, Araplarda ve Yahudilerde görülüyor.

Ve DNA araştırmalarına göre bütün insanların ortak atası Afrikalıymış! Türk mü imiş, onu bilmiyorum!

Hiç yorum yok: