insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

17 Şubat 2007 Cumartesi

Hollanda'daki Türk siyasetçileri ithal etsek mi?

Funda Özkan -RADIKAL

Hollanda'da siyaset yapan iki isim. Biri sosyal demokrat İşçi Partisi'nden yeni kurulan koalisyon hükümetinde bakanlığa getirilen Nebahat Albayrak, diğeri Rotterdam Belediyesi'nde başkanın dokuz yardımcısından biri olan Orhan Kaya.
Sivaslı 38 yaşındaki Nebahat Albayrak ile ilk tanıştığımda aklımdan, Türkiye'de siyaset yapması dileği geçmişti. 1998'den beri dördüncü kez Meclis'e seçilen, son seçimlerde partisinin 'iki numarası' olan, teklif edilen Meclis Başkanlığı'nı "Daha gencim, aktif görev almak istiyorum" diyerek reddeden, verdiği demeçlerle 'Türkiye devleti gibi konuşuyor' diye Ermeni lobisinin Hollanda siyasetindeki başlıca hedefi olan, buna rağmen geçmişte Türk basınında kendini doğru anlatamadığı için üzülen Nebahat Albayrak'ı dinledikçe, Türk siyasetinin nasıl bir değerden mahrum kaldığına dair ortak görüşümüz pekişti.
Merkez partilerinin 'hezimeti', sağda ve solda aşırı milliyetçilerin galibiyetiyle sonuçlanan Kasım 2006 seçimlerinin ardından koalisyon hükümetinin kurulmasına bir gün kala görüştük Nebahat Albayrak ile. Ertesi gün 16 bakanın ismi açıklandığında, Nebahat Albayrak'ın adını göremeyince bizim de moralimiz bozuldu. Neyse ki bir sonraki gün 12 devlet bakanı arasında Nebahat Albayrak da vardı. Hollanda'daki kabine sistemi, bizden epey farklı. Devlet bakanları, Hollanda da devlet sekreteri olarak geçiyor. Nebahat Albayrak da göçten ve ağır cezadan, cezaevlerinden sorumlu olacak. Tekrar konuştuğumuzda keyfine diyecek yoktu. Tam da istediği görev getirildi, yıllardır hazırlandığı Hollanda'daki yıllanmış göçmenlere af tasarısını artık uygulamaya koyabilecek.
Rotterdam Belediyesi'nin encümen üyesi Orhan Kaya ise "Ben uyum kavramını değiştirdim. Uyumda sadece yabancının çabası geçerli onun yerine katılım tanımını getirdim" diyerek söze başladı. Devlet Bakanlığı gibi Hollanda'da encümen üyeliği de bizden çok farklı. Burada encümen üyesi, bir bakıma yerel bakan. Nitekim Amsterdam'daki Faslı encümen üyesi Ahmet Ebu Talib, Nebahat Albayrak gibi Devlet Bakanı oldu. Gördüğümüz Orhan Kaya'nın siyaset geleceği de burada epey parlak.Tunceli doğumlu, 5 yaşında Hollanda'ya gelen Orhan Kaya, katılım projesini yaşama geçirirken, "Derdim köprüler kurmak. Hollandalı ile Hollanda'daki yabancı topluluklar arasında, Hollanda ile Türkiye arasında" diye anlatıyor.
Bu tanıtımı Türkiye yapmalıydı
Tarihinde ilk defa Türkiye'ye gelecek olan Kraliçe Beatrix'in ziyareti öncesinde dört Türk gazeteci olarak Hollanda Dışişleri Bakanlığı'nın davetinde bir haftadır bu ülkedeyiz. Ekip başımız, Hollanda Dışişleri Bakanlığı Enformasyon ve İletişim Departmanı'ndan Ellen Alkemade ile birlikte Hollanda'daki Türk toplumu temsilcileri, Dışişleri Bakanı Bernard Bot (ki yeni koalisyon hükümetinin kurulmasıyla birlikte bayrağı Maxime Verhagen'e devreden Bot, son demecini biz Türk gazetecilere vermiş oldu), Dışişleri diplomatları, üniversite ve basın temsilcileri, Rotterdam Limanı yetkilileriyle görüştük. Kısacası bir haftadır bilgi bombardımanına tutulduk.
Ellen Alkemade'in görevi 'halkla ilişki kurmak'. Halkla ilişkilerci demiyorum, çünkü Hollanda hükümeti son yıllarda uluslararası arenada 'aşırı milliyetçi' akımların beşiği olarak etiketlenmesi, AB Anayasası referandumunda 'Hayır' oyunun çıkmasıyla, silkelenmeye ve kendini tanıtmaya baş koymuş. En doğru yol olarak da ülke içi ve ülke dışı kamuoylarına kendini anlatmayı seçmiş. Ellen Alkemade'in bulunduğu departmanlık, her ay iki ülkenin basın temsilcilerini davet edip, ülkelerini tanıtıyormuş.
Bakanlığın halkla ilişki kurmayı ne kadar ciddiye aldığının göstergesi, Dışişleri Bakanlığı'nda tanıştığımız bir diplomat salt Afganistan'dan sorumlu. Hem ülke kamuoyuna, askerlerinin görev aldığı Afganistan'daki gelişmeleri doğru anlatmak, hem de askerlerine moral verecek programlar üretmek için.
Bir başka diplomat, AB ülkelerine yönelik halkla ilişki kurmaktan sorumlu. Bir yandan da Hollanda kamuoyuna AB'yi, AB'deki gelişmeleri anlatmak için. Çünkü özellikle AB Anayasası referandumuna 'Hayır' oylarının çıkmasından sonra durum tahlili yaptıklarında şu sonuca ulaşmışlar:
"Hollanda kamuoyu AB'de yaşanan gelişmeleri tam olarak bilmediğinden, belirsizlikler korkuttu, dolayısıyla tepkisel davrandı."
Ellen Alkemade, "Türkiye kendini tanıtıyor mu?" diye soruyordu.
Bir ülkeyi anlatmak derken, turizm tanıtımı kapsamında 'Hadi bize gelin' reklam filmlerini kastetmiyoruz elbette. AB ile müzakere sürecine geçildiği ilk günden beri, Türkiye'nin AB kamuoylarındaki önyargıları yıkmak amacıyla tanıtım kampanları düzenlemesi gerektiğini söylüyoruz, yazıyoruz. TÜSİAD, TESEV, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) gibi birkaç sivil toplum kuruluşunun özverili çabaları dışında hâlâ devletimiz tanıtım işinin ciddiyetinin farkına varamadı ne yazık ki.

Hiç yorum yok: