insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

19 Şubat 2007 Pazartesi

INTERNATIONAL HERALD TRIBUNE
TÜRKLER TARTIŞMALI YASANIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİNİ BEKLİYOR

ANKARA, 16/02(BYE)--- Avrupa'da yayımlanan International Herald Tribune gazetesinin 16 Şubat 2007 tarihli sayısında, Dan Bilefsky imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında Brüksel çıkışlı bir makale yayımlanmıştır. Internet’ten sağlanan makalenin çevirisi şöyledir:

Ankara'nın Avrupa Birliği Başmüzakerecisi dün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, Türklüğü aşağılamayı suç haline getiren tartışmalı yasasını gözden geçirmeyi planladığını söyledi.

Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesi uyarınca, -aralarında Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk ve geçen ay İstanbul'da öldürülen Ermeni asıllı Türk gazeteci Hrant Dink'in de olduğu- Türkiye'nin önde gelen aydınlarına karşı davalar açıldı.

Adalet ve Kalkınma Partisinin önemli üyelerinden, kabinede bakanlık görevi yürüten Ali Babacan yasanın Türkiye'ye zarar verdiğini belirtti.

Ankara'nın yasayı iptal edip etmeyeceği yönündeki bir soru üzerine Babacan, "Bunu kaldırmayı düşünmüyoruz. 301'inci madde kalacak" şeklinde yanıt verdi. Ancak Babacan, hükümetin yasanın uygulanış şeklinin değiştirilmesinin yollarını aradığını söyleyerek, yasanın kasım ayında yapılacak seçimlerden önce değiştirilmesini umduğunu kaydetti.

Türk analistler böylesi bir değişikliğin büyük ihtimalle, neyin Türklüğü küçük düşürdüğüne ilişkin tanımın daraltılmasını ve yasanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile uyumlu hale getirilecek şekilde değiştirilmesini gerektireceğini söylüyorlar.

Babacan, "Hükümet olarak yasaya dair Türkiye'de yaşananlardan memnun olmadığımızı ifade ettik. Romancılar, köşe yazarları ve Nobel ödüllü yazarların mahkemelere gidip gelmeleri Türkiye için iyi değil" dedi.

AB'nin icra organı Avrupa Komisyonu, yasadan bilhassa endişe duyuyor. Muhalifler, yasanın Türkiye'de, Dink'in öldürülmesine yol açan milliyetçi bir siyasi hava yaşanmasına da katkıda bulunduğunu söylüyorlar.

Babacan, AB liderlerinin geçen yıl sonlarında Ankara ile müzakerelerin kısmen askıya alınmasına karar vermelerinin ardından, Türkiye'nin Birlik ile ilişkilerinde zorlu bir süreçten geçtiğini söyledi. Babacan, Avrupa'da Türkiye'ye karşı artan düşmanlığın manşetlere taşındığını ve bu durumun AB karşıtı tepkinin kışkırtılması riski yarattığını ifade etti.

Babacan, "Türk halkının gözünde AB sürecinin itibarıyla ilgili ciddi bir kayıp yaşanmıştır. Şimdiye kadarki mesele, Türkiye'nin AB'ye girmeye ne zaman hazır olacağıydı. Ancak 2006'da yaşananların ardından, AB'nin Türkiye'yi kabul etmeye hazır olup olmayacağı daha önemli bir mesele haline geldi" dedi.

Babacan AB-Türkiye müzakerelerinde sekiz başlığın dondurulması kararına rağmen Ankara'nın ekonomi ve para politikaları gibi diğer başlıklarda süreci devam ettirdiğini söyledi. Kıbrıs konusunda ise pek ilerleme kaydedilemediğini söyleyen Babacan, "Bir çıkış yolu bulmak için yapabileceğimiz her şeyi deniyoruz. Ancak pek çok jest yapmamıza rağmen hiç bir karşılık görmüyoruz" dedi.

Babacan, Ankara'nın Kıbrıs'ın krizi sürdürmeye niyetli olduğuna inandığını, zira Kıbrıs'ın Türkiye'nin AB üyeliğinin ekonomik ve siyasi ayrıcalıklarından faydalandığını görmek istemediğini kaydetti.

Hiç yorum yok: