insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

19 Şubat 2007 Pazartesi

THE WASHINGTON INSTITUTE
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN ORTA DOĞU'DAKİ BARIŞ OPERASYONLARINA KATKILARI

ANKARA, 16/02(BYE)---Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsünün 15 Şubat 2007 tarihli Internet sayfasında, Washington Enstitüsünde konuk askeri yetkili olarak bulunan Albay Selahattin İbaş imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında bir makale yer almıştır. Internet’ten sağlanan metnin çevirisi şöyledir:

Orta Doğu ülkelerinin benimsediği genel görüş, siyasi hassasiyetlerin, bölge ya da komşu ülkelerin aynı bölgede barış gücü operasyonları icra etmelerini imkansız kıldığı yönündedir. Diğer yandan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) son 12 yıl boyunca teşkil ettiği örnek, bu görüşün geçersizliğine işaret ediyor.

TSK bir yandan NATO ittifakı bünyesinde sorumluluklarını yerine getirirken diğer yandan da gerek nitelik gerekse nicelik anlamında gelişimini sürdürüyor. Dünyanın en büyük sekizinci ordusu olarak TSK, -Avrupa'nın en büyük NATO'nun da ikinci en büyük ordusu- bölgenin en etkin ve güçlü ordusu. Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana, Türk ordusunun da doğrudan rol aldığı barış gücü operasyonları, sadece Türkiye'ye komşu bölgelerde değil ayrıca Doğu Timor ve Sudan gibi uzak bölgelerde de etkin bir güç olarak ortaya çıktı.


TSK ortaya çıkan krizlerin önlenmesinin ve kontrolünün en iyi aracının, uluslararası barış gücü operasyonları olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle, görev sahası nerede olursa olsun, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Avrupa Birliği (AB), NATO ve BM önderliğindeki barış gücü ve insani yardım operasyonlarına destek vermektedir. TSK ulusal çıkarlar açısından önem taşıyan bölgelerde etkin, diğer bölgelerde ise asgari düzeyde rol almaya dikkat etmektedir.


Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana dünyadaki değişikliklere paralel olarak, uluslararası barış gücü operasyonlarının ve beraberinde de TSK'nın rol aldığı operasyonların sayısı artmıştır. TSK'nın rol aldığı barış gücü faaliyetleri iki kategoriye ayrılmaktadır: Birim bazlı barış gücü operasyonları ve personel bazlı uluslararası denetim görevleri.


TSK'nın dünya barışının korunmasına ilk katkısı, Kore Savaşı'na tugay düzeyinde 15 bin kişilik bir birim gönderdiği 1950 yılına rastlar. 1990'ların başından bu yana TSK, diğer pek çok operasyona da katılmıştır. Balkanlardaki; uçak, gemi ve 1.450 kişilik bir alayla Bosna'daki; F-16'lar, havadan yakıt ikmal uçağı ve mekanize bir birlikle Kosova'daki; jandarma ve polis güçleriyle Makedonya'daki ve de bir piyade taburuyla Arnavutluk'taki barış gücü operasyonlarına katılmıştır. TSK, ABD'deki Katrina kasırgasının ardından bölgeye insani yardım birimleri, 2005'te de Pakistan'daki depremin ardından yine benzer bir birimi ilgili bölgelere sevk etmiştir. Daha geniş olarak Orta Doğu'da Türk ordusunun aldığı roller şöyledir:


Somali: Ocak 1993 ve Şubat 1994 yılları arasında icra edilen barış gücü operasyonlarına ve insani yardım faaliyetlerine 300 kişilik bir mekanize birlik gönderilmiştir.


Afganistan: 11 Eylül saldırılarından bu yana Türkiye'nin en çok katkıda bulunduğu birlik, Ocak 2002'de Afganistan yönetiminin güvenliği için Kabil'de oluşturulan Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü (ISAF) olmuştur. TSK, operasyonun ilk aşamasına (ISAF-1) 267 personel ve beraberinde silah ve teçhizat desteğinde bulunmuştur. Buna ilaveten, TSK yeni kurulan Afgan ordusuna üniforma desteğinde bulunmuştur. Haziran 2002'de, ISAF-2'nin komuta ve kontrolü 1.400 personeliyle birlikte TSK'ya devredilmiştir. TSK, ISAF-2'ye komuta ettikten sonra ISAF-3 ve ISAF-4'e personel katkısında bulunmuştur. Eski Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin 2003 yılında NATO Operasyonunun başına getirilmiştir. TSK, ISAF-5 ve ISAF-6'yı 254 personelle desteklemiş, ISAF-5 sırasında ayrıca üç helikopter tahsis etmiştir. ISAF-7'ye 1.450 personeliyle komuta etmekte olan TSK, ISAF'a ikinci defa komuta eden tek ordu konumundadır. TSK, Ekim 2006'dan bu yana görev sahası tüm Afganistan olarak genişletilen NATO operasyonlarını desteklemeye devam etmektedir.


Lübnan: TSK, Orta Doğu'da ISAF'tan sonra en büyük katkıyı BM Lübnan Geçici Gücüne (UNIFIL) yapmaktadır. 2006 yazı boyunca BM Güvenlik Konseyi Güney Lübnan'da Lübnan Silahlı Kuvvetlerine eşlik etmek ve destek vermek, sivillere yapılan yardımları güvence altına almak ve mültecilerin kendi evlerine güven içinde dönmelerini sağlamak üzere UNIFIL'deki asker sayısını artırdı. TSK, UNIFIL'e gerek kara gerekse deniz kuvvetlerinden 525 personeliyle destek vermektedir. Atanan birimler halen Lübnan'ın yeniden inşası ve halkın güvenliğinin temini çalışmalarını sürdürmektedir.


Türkiye İran-Irak savaşının ardından 1988-1991 yılları arasında BM Askeri Gözlem Grubuna; Körfez harekatının ardından 1991-2003 yılları arasında BM Kuveyt-Irak Gözlem Grubuna; 2000-2004 yılları arasında Doğu Timor'da BM Geçiş Yönetimine, 1999 yılında AGİT Kosova Soruşturma Görevine ve 2001-2002 yılları arasında Bosna Hersek'te BM Misyonuna askeri müfettişler göndermiştir.

Türkiye, 1994 yılından bu yana Gürcistan'daki BM Gözlem Misyonuna, 2000 yılından bu yana Gürcistan-Rusya (Çeçenistan) sınırında AGİT Gürcistan Misyonuna, 2001 yılından bu yana Bosna Hersek'teki Uluslararası Polis Gücüne ve 2005 yılından bu yana da Sudan'daki BM Misyonuna askeri denetim personeli atamaktadır.

Türkiye Orta Doğu'da 1997 yılından bu yana El Halil'deki Geçici Uluslararası Mevcudiyete (TIPH) müfettişler göndermektedir. TIPH, BM Güvenlik Konseyi 904 nolu kararına uygun bir şekilde İsrail askeri birliklerinin Batı Şeria'daki El Halil kentinden geri çekilişi ve bölgenin 1994 yılında Filistin Yönetimine devri sürecine dair rapor hazırlamak üzere kurulmuştur.

1997 yılında TSK her iki tarafın da isteği üzerine El Halil kentine müfettişler göndermeye başlamıştır. Şu aşamada bölgede beş askeri yetkili ve bir Dışişleri Bakanlığı temsilcisi görev yapmaktadır.

Türkiye aynı zamanda kendi bölgesinde uluslararası oluşumlarda rol alarak ya da bizzat komuta ederek, krizlerin çözümlenmesine ve gerginliklerin azaltılmasına katkıda bulunmaktadır. Bu amaçla Türkiye, Balkanlarda barış ve istikrarın sağlanması amacıyla Güneydoğu Avrupa Çok Uluslu Barış Gücünün ve ayrıca Karadeniz bölgesi ülkelerinde barış ve istikrarın desteklenmesi amacıyla 2001 yılında Karadeniz Donanma İşbirliği Görev Biriminin kurulmasında önemli rol oynamıştır.

Günümüze değin Türkiye, gerek bireysel gerekse bölgesel bazda silahsızlanma, silahların kontrolü ve güvenlik önlemleri alanlarında pek çok girişimi desteklemiştir. Kaynakların sınırlı olmasına rağmen, Türkiye Barış İçin Ortaklık Programı (PfP) kapsamında barış ve istikrarı desteklemeye devam etmektedir.

Atatürk'ün 70 yıl önce sarf ettiği, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" deyimi TSK'nın barış gücü operasyonlarına bakış açısını özetlemektedir.

TSK özellikle çıkarlarının öncelik verdiği Orta Doğu başta olmak üzere, dünya barışına yaptığı katkıyı sürdürecektir.

Özellikle Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana Türkiye'nin önderlik ettiği ve katkıda bulunduğu barış girişimleri, hem bir diplomasi aracı olarak hem de gelecekteki barış gücü operasyonlarına katkıda bulunmak isteyecek Orta Doğu ülkeleri için ilham kaynağı olarak görülmelidir.

Hiç yorum yok: