insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

14 Şubat 2007 Çarşamba

İran'ın Müslümanlar için yaptıklarını unutmayın

Emperyalizm karşıtlığından ödün vermeyen İran'ı Müslümanların gözünde yine karalamaya çalışan ABD'ye inanmayın. Asıl düşmanımız ABD ve sömürgecilik

VIFAK GAZETESI - MUSİB NAİMİ

İran'da 28 yıl önce yapılan İslam devrimi, Batı'nın azılı destekçisi Şah rejimine karşı zaferiyle diğer devrimlerden farklıydı. Geçici bir olay da değildi. Aksine bu devrim, muhalefetin sürmesine rağmen ilkelerine bağlı kaldı.
İslam devrimi ve son 30 yılda yaşanan gelişmeler değerlendirildiğinde, Ortadoğu'ya dayatılan dengelerdeki değişiklikleri açıkça görebiliriz. 2. Dünya Savaşı sonrasında, Batı blokunu desteklemeyenler Doğu'nun tarafında görüldü. Fakat, İslam devrimi ne Doğulu ne de Batılı olan bir bayrak taşıdı. Bu durum, dünyayı tekelinde tutan iki kutbun da İslam devrimini karşısına almasına yol açtı. Despot Irak rejiminin İran'a dayattığı savaş, bu Batı-Doğu karşılaşmasının ürünüydü ama hiçbir komplo İran'ı dize getiremedi. Sovyetler Birliği'nin çökmesiyle ABD tek kutup haline gelince, İran, Batı'ya karşı tutumunu değiştirmedi ve bunun bedelini hâlâ ödüyor.
ABD, İran'ı İslam dünyasından uzaklaştırmak için aldatıcı yöntemler seçiyor. Fitne projeleri, bazen milliyetçilik bazen mezhepçilik adındaki fabrika ürünü saldırılarla bölgeyi yakıyor. Bu durum Arapların ve Müslümanların tarihi incelemesini kaçınılmaz kılıyor; ki böylelikle Şah'ın yaptıklarıyla İran İslam devriminin sunduklarını karşılaştırabilsinler.
İran'ın, Siyonist oluşumun elçiliğini Filistin elçiliğiyle değiştirmesi, Siyonistlerle koalisyon yerine Filistin halkıyla koalisyona gitmesi, Şah yönetiminde Araplara karşı duran bir devletten, onların yanında duran bir devlete dönüşmesi, incelenmesi gereken konulardır. İran'da emperyalizmi yenen İslam devrimi ne Şii'dir ne de Sünni. Tahran'ın Müslümanların sorunlarına yönelik tutumları bunu teyit ediyor. Dostu düşmandan ayırmak için yalanla gerçeği de ayırmalıyız.
Düşman, okyanuslar ötesinden gelenler, ümmetin kalbine gelenek, değer ve tarihimize katılmayan Siyonist oluşumu ekenlerdir. Düşman, kimliğimizi lekeleyip, toplumlarımızı parçaladıktan sonra bu oluşumu mukadderatlarımıza hükmetmesi ve zenginliklerimizi yağmalaması için getirdi. Kendimizi aldatmayalım. Yoksa ileride üzüntü duyarız. Doğru dinin ilkelerine ve ümmetin çıkarlarına vefalı kalacak olan İslam devriminin yıl dönümünde, birliğin, toplumlarımızın ve ümmetimizin geleceğinin güvencesi için tek yol olduğunu tekrarlıyoruz.
(İran gazetesi Vifak, 10 Şubat 2007)

Hiç yorum yok: