insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

19 Şubat 2007 Pazartesi

Kuşatılmışlık ve 'dinamik güçler'

Newsweek International'ın yayın yönetmeni Fareed Zakaria ile sohbet ediyoruz. İki hafta önce, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le Washington'da, kahvaltıda buluşmasını anlatıyor:
"Kendisiyle defalarca görüştüm. Ama Gül, bu kez çok farklıydı. Kuşatılmış görünüyordu."
Gül'ün ABD'de verdiği "kuşatılmışlık" izleniminde, Ermeni Soykırımı Tasarısı'nın Kongre'den geçme olasılığının, PKK'nın baharda yeniden eyleme başlayacağı beklentisinin, Irak, özelde de Kerkük endişesinin payı var.
Buna, yaklaşan seçimlerin, hükümeti, milliyetçi bir popülizme yöneltmesini; Çankaya savaşlarının, askere ağırlığını daha çok hissettirme fırsatı vermesini; bu ortamda, Türkiye'nin tam da şimdi ihtiyacı olan açılımların imkânsızlaşmasını, reform momentumunun yitirilmesini ekleyin.
***
"Steve susmasıyla tanınmaz. 60 yaşına bastığının ertesi günü görüştüğü (Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar) Büyükanıt'ın karşısında da, kafa sallamakla yetinmediğinden emin olabilirsin" diyor bir Beyaz Saray yetkilisi. "Steve", Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley .
Büyükanıt da, aynı izlenimi edinmiş olmalı ki, bir grup ABD'li askerle sohbetinde, Hadley ile Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin kendisine karşı tavırlarını kıyaslamış: "Cheney dinleyici, Hadley konuşmacı."
Hadley , iki hafta önce Gül'e "Size yardım etmemiz için kendinize yardım edin" diyerek, TCK 301'in kalkması için epey bastırmıştı.
Beyaz Saray, Büyükanıt'a verilen mesaj konusunda ise ketum. Ama paylaştıkları bir gözlem var:
"Türk hükümeti, bir dizi konuda 'asker bize engel' diyor; iktidarsız olduğunu gizlemiyor. Aynı konuları, generallere açınca, 'Biz askeriz, karışmayız; hükümete söyleyin' cevabını alıyoruz."
***
Gül ve Büyükanıt'ı peşpeşe ağırlamak, Türkiye'de iktidarın AKP ile TSK arasında bölüşüldüğünü Washington'a hatırlattı.
'İki Ankara'nın farkı, Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani ile görüşme planı kapsamında gayet barizdi. Gül'ün, Barzani ile İstanbul'da buluşup Türkiye'nin taleplerini bizzat aktarma niyetinden memnun olan ABD'liler, görüşmenin verimli geçmesi için, Barzani çevresine telkinde bulunuyorlardı.
Ancak Büyükanıt, Washington yolunda, üstelik görüşme planı henüz kamuoyuna yansımamışken, buna muhalif olduğunu, Neçirvan Barzani'nin adını vererek bildirdi.
Ziyaretinin son gününde ise, ABD'yi de kastederek, "Çeşitli çevreler kuzeydeki Kürt gruplarıyla konuşmamız telkininde bulunuyor ama..." diye başlayan açıklamasını yaptı.
Büyükanıt'a, "Sorunları masaya yatıran bir siyasi diyaloğun ne zararı var" diye sordum.
KDP ve KYB'yi kastederek, "İki grup da PKK'ya tam destek veriyor... Kimsenin iradesine ipotek koyacak değilim. Siyaseten kim görüşürse görüşsün" dedi.
Bu mesaj, hükümetin elini bağlayacak mı? Iraklı Kürt liderlerle görüşme yanlısı sözlerini, Büyükanıt'ın açıklamasından sonra da sürdüren Gül, Barzani'ye "Gelmeyin" mesajı gönderdi mi?
***
Büyükanıt, ABD Savunma Bakanlığı Müsteşarı Eric Edelman'a bir önceki ziyaretini Aralık 2005'te, Kara Kuvvetleri Komutanı'yken yapmıştı.
Anlatıldığına göre, Edelman, bir aşamada, "PKK meselesinin sadece askeri çözümü yok. Bu aynı zamanda, siyasi bir mesele" diyecek oldu.
Büyükanıt çok öfkelendi: "Üzerimde ne görüyorsunuz? Bu askeri bir üniformadır. PKK sorunu siyasiyse, bunu benimle görüşmeyin. Ben çıkıyorum."
Büyükanıt ile Edelman'ın geçen haftaki görüşmesinin havası ise olumluymuş. Ancak Edelman da, Bush yönetiminin diğer yetkilileri de, PKK'nın askeri yoldan bitirilemeyeceği, sorunun, terör boyutunun ötesinde, siyasi olduğu görüşünü koruyorlar.
Büyükanıt ise, Washington'da, 'PKK'yı siyasallaştırma, meseleyi, insan hakları ve azınlık konusuna indirgeyerek çokuluslu hale getirme' çabasından, "Çok büyük bir oyun başlamak üzere" diye söz etti.
Yorumunu sorduğum bir ABD'li diplomat, Büyükanıt'ın, "Kürt meselesinin siyasi boyutuyla tartışılmasından yana olan herkesi, özelde de AB'yi hedef aldığı" görüşündeydi.
***
Büyükanıt, ABD ziyaretinin her aşamasında, Türkiye'ye ne mesaj göndereceğini iyi planlamış.
Washington Büyükelçiliği'ndeki konuşma, bunun parçasıydı.
Kimilerinin "Sivil mesaj verdi...'Korkmayın' dedi" diye yorumladığı konuşmayı ben farklı anladım.
Büyükanıt'ın "1923'ten beri hiç bu kadar büyük tehdit ve sıkıntılarla karşı karşıya kalmadığımız" saptaması, içime su serpmedi; ürktüm.
"Dinamik güçler" varoldukça , korkmamamız gerektiği müjdesine hakim 'zinde kuvvetler' ideolojisini es geçemedim. Büyükanıt konuştukça, hükümetin biraz daha kuşatıldığını düşündüm.
"Dinamik güçler kim?" soruma Büyükanıt 'tan aldığım yanıtla bitiriyorum:
"O anda aklıma 'zinde' yerine 'dinamik' geldi... Derin devleti falan kastetmedik. Bu memleketin ayakta durmasını sağlayan askeri de, polisi de, devlet memuru da, üniversite öğrenci ve öğretim görevlisi de dinamik gücüdür. Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmaya çalışan bütün herkes dinamik güçtür."

Yasemin Congar-Milliyet

Hiç yorum yok: