insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

14 Şubat 2007 Çarşamba

Milliyetçiliğe dair

Dünkü Vatan’da haberi vardı. Pierre Péan’in yazdığı ve 17 Şubat’ta piyasaya sürülecek “Elysée’deki Yabancı” kitabında, Jacques Chirac’ın ağzından şu satırlar yer alıyor: “1987 Ağustos ayında eşimle birlikte Cannes’daki Cap otelinde tatil yapıyorduk. Denize, yüzmeye inmiştim. Dönüşte, kumsalı otele bağlayan patikayı tırmanırken, bir adam: Günaydın Bay Chirac! diyerek üzerime geldi. Tam elimi uzatırken, başımı kaldırınca karşımda Le Pen’i gördüm, elini sıkmadan geri çekildim ve sırtımı döndüm. Ama çok geçti: Jean Marie Le Pen’in kurduğu tuzağa düşmüş ve kendisiyle buluşmuş gibi göründüğüm bir fotoğraf karesinde yer almıştım. Olayın üzerinden kısa bir süre geçmişti ki, Sipa Ajans’ın sahibi Gökşin Sipahioğlu telefon edip görüşmek istediğini söyledi. Kabul ettim. Sipahioğlu, bana Cannes’da Le Pen’le çekilen fotoğrafımı gösterdi ve: ‘Bana getirdiler,’ dedi. ‘Şoke oldum, çünkü böyle yöntemlere karşıyım. Fotoğrafı kimsenin eline geçmemesi için satın aldım...’Sipahioğlu’na, fotoğrafı bana satmasını teklif ettim. ‘Söz konusu olamaz!’ dedi. ‘Ben satın aldım, çünkü görevimdi ama size satmayı reddederim. Buyrun, negatifiyle birlikte hediye ediyorum!’
***Sevgili okurlar, aşırı sağcı Ulusal Cephe lideri Le Pen’in fotoğraf tuzağına düştüğü 1987 yılında, Jacques Chirac başbakandı. Çok kritik bir dönemden geçiyordu ve aşırı sağla herhangi bir yakınlığı Fransa’nın siyasal tarihini değiştirecek, çünkü gerek kendisine, gerek merkez sağ iktidar partisine bakışını değiştirecekti. Olağanüstü kültür çapı (Uzak Doğu uzmanıdır) politikacılık yeteneklerini kat kat aşan böyle bir adamın, Gökşin Sipahioğlu’nun jesti karşısında neler düşündüğünü, neler hissettiğini hayal etmeye çalışın. Yıllar geçiyor, Chirac 1995’ten öteye Cumhurbaşkanı oluyor, üstelik Gökşin, kendisine hediye ettiği kritik fotoğrafın öyküsünü bile kimseye, ama kimseye anlatmıyordu. Yani jest soyluluğunu zamanla kanıtlıyordu.
***Kimdir Gökşin Sipahioğlu? Sipa Press fotoğraf ajansını Fransa’da kurmasına ve dünya çapında bir numaralı Fransız markasına dönüştürmesine karşın asla Fransız yurttaşlığı istememiş, hatta çifte vatandaşlık için bile başvurmamış, yarım yüzyıldır yedi kıtayı hâlâ Türk pasaportu ve vizeleriyle dolaşan bir Türk milliyetçisi... Sipa’nın kurucu patronu olarak, Sosyalist Parti Genel Sekreteri Michel Rocard’a karşı kullanılabilecek, Arafat’la çekilen fotoğrafını da satın alıp yayınlatmamıştır, Mitterrand’ın cumhurbaşkanlığının ilk yıllarında metresi Anne Pingeot ile çekilen fotoğrafını da...Jacques Chirac’ın AB yolundaki Türkiye’ye, AKP iktidarına kadar ve hatta iktidarının başında bile verdiği destekte Gökşin Sipahioğlu’nun da bir payı, kafasında yarattığı “soylu Türk” imgesinin karınca kararınca bir etkisi olamaz mı sizce? Chirac, AKP iktidarına önce “hal ve tavır”dan sıfır verdi, Kopenhag zirvesinde “halı tüccarları” diye küçümsedi, ardından Türkiye’de güttüğü İslamcı politika nedeniyle resmen muhalefete başladı.Diyebilirsiniz ki, “Chirac kim oluyor, Fransa’yı tükürüğümüzle boğarız! Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, kimselere hoş görünmek zorunda değiliz, beğenmeyen defolup gitsin, biz bize yeteriz!”
***Zaten hasımlarım da bana, “Sen git Fransa’da yaşa, Türkiye konusunda ahkâm kesme!” diyorlar. Fransa sadece bir örnek. Almanya’ya, İtalya’ya, Yunanistan’a da kovabilirler, onları da tükürükleriyle boğabilirler. Oysa kendi göbek çukurunu arzın merkezi saymak, cahillikten öte, gülünçtür. Kıyas ölçüsü olmadan ne büyüklük saptanır, ne de küçüklük. Saygınlık, başkalarının gözünde kazanılır. Üstünlük de öyle. Bir dinin yüceliği, bir milletin kimliği dünyaya korku salarak değil, insan uygarlığına değer katarak kazanılır. Ve milliyetçilik budur. Yurtseverlik budur. Cahil ve şirret kalabalıkların, beş para etmez ciğerlerin attığı cani naralarla ancak yokluğa varılır. Ölçüsü olmayan vahşi ve kanlı bir yalnızlığa. Sona.

MINE KIRIKKANAT- VATAN

Hiç yorum yok: