insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

13 Şubat 2007 Salı


TÜRKİYE AVRUPA'NIN İLK 10'UNDA

TÜRKİYE, EKONOMİK BÜYÜKLÜK AÇISINDAN AB ÜLKELERİ ARASINDA 8. SIRADA YER ALIYOR

- TÜRKİYE'NİN GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA'SI AVRUPA BİRLİĞİ'NE YENİ KATILAN ROMANYA VE BULGARİSTAN İLE ADAY ÜLKE HIRVATİSTAN'IN EKONOMİK BÜYÜKLÜĞÜNÜ İKİYE KATLIYOR

- TÜRKİYE EKONOMİSİ 2005 YILINDA YÜZDE 7.4'LÜK BÜYÜME ORANI İLE AB ÜLKELERİ ARASINDA EN HIZLI BÜYÜYEN 4. ÜLKE OLDU

Türkiye ekonomisinin büyüklüğü açısından 29 ülkeden oluşan AB ülkeleri ve aday ülkeler grubu içerisinde 8. sırda yer aldığı ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'sının (GSSYİH) Avrupa Birliği'ne yeni katılan Romanya ve Bulgaristan ile aday ülke Hırvatistan'ın ekonomik büyüklüğünü de ikiye katladığı bildirildi.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) hazırladığı 'AB'ye üyelik sürecinde AB ülkeleri ve diğer aday ülkeler karşısında Türkiye'nin durumu' adlı çalışmada, Türkiye'nin ekonomisinin büyüklüğü açısından 29 ülkeden oluşan AB ülkeleri ve aday ülkeler grubu içerisinde 8.sırda yer aldığına işaret edildi. Üye ülkeler arasında yapılan karşılaştırmada ise Türkiye'nin 2005 yılı itibariyle milyar euro cinsinden GSYİH büyüklüğünün, 1 Mayıs 2004 tarihinde üye olan 10 ülke ile Lüksemburg, Finlandiya, İrlanda, Yunanistan, Danimarka, Avusturya ve İsveç'ten yüksek olduğu görülüyor. Cari fiyatlarla Türkiye'nin 2005 yılı itibariyle 289 milyar 900 milyon euro GSYİH'ne karşılık Lüksemburg'un 27 milyar 200 milyon euro Finlandiya'nın 155 milyar 300 milyon euro, İrlanda'nın 160 milyar 100 milyon euro, Yunanistan 181 milyar 100 milyon euro, Danimarka 208 milyar 700 milyon euro, Avusturya 246 milyar 500 milyon euro ve İsveç'in ise 288 milyar euro olduğu kaydedildi.

SATINALMA GÜCÜ PARİTESİNE GÖRE GSYİH

Ulusal ekonomilerin büyüklük sıralaması, daha gerçekçi kıyaslama sağlayan Satınalma Gücü Paritesine (PPP) göre GSYİH kriteri esas alınarak yapıldığında Türkiye'nin Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olduğu ortaya çıkıyor. Buna göre Türkiye; Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya'nın hemen ardında yer alıyor. 2005 yılında Satınalma Gücü Paritesine göre GSYİH'da Türkiye; Lüksemburg, Finlandiya, İrlanda, Danimarka, Yunanistan, İsveç, Avusturya, Belçika ve Hollanda gibi 15 AB ülkesini geride bıraktı. Türk Ekonomisi tek başına, sıralamanın en altında bulunan 10 ülke ekonomisinin toplamında meydana getirilen katma değerden de fazlası oluşturuyor.

REEL GSYİH BÜYÜME HIZI'NDA AB İÇERİSNDE 4. SIRADA

TİSK'in hazırladığı çalışmada Türkiye'nin 1990'lı yıllarda ve 2002 yılına kadar istikrarsız büyüyen bir ekonomiye sahip olmasına karşın 2002 yılından itibaren sürdürülebilir bir büyüme hızına ulaşmış bulunduğuna işaret ediliyor. Türkiye'nin 2004 yılında dünyada Çin'den sonra en hızlı büyüyen ekonomi konumuna geldiği belirtiliyor. 2005 yılında ise yüzde 7.4 büyüyerek AB'ye üye ve aday ülkeler arasında en hızlı büyüyen 4. ülke olduğu, bunun da Türkiye'nin büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu gösterdiği ifade edildi. 2005 yılında AB'de büyüme hızı ortalama yüzde 1.3'te kalırken, üye ülkeler arasında Letonya yüzde 10.2, Estonya yüzde 9.8 ve Litvanya yüzde 7.5 olmak üzere AB'nin en hızlı büyüyen ilk üç ekonomisi oluşturdu. 2005 yılında büyüme hızı AB'nin en büyük ekonomileri olan İngiltere'de yüzde 1.8, Almanya yüzde 0.9 ve Fransa'da yüzde 1.5 düzeyinde gerçekleşirken, İtalya ekonomisi 2005 yılında büyüme kaydedemedi.

TÜRKİYE 2001'DEN SONRA İSTİKRARLI BÜYÜME SERGİLEDİ

Türkiye ekonomisinin, 2001 yılından bu yana izlenen istikrar politikaları ve uygulamaya konulan reformlar sayesinde istikrarlı bir büyüme tablosu sergilendiğinin belirtildiği çalışmada ayrıca şu görüşlere yer verildi: "2002-2005 döneminde yıllık ortalama yüzde 7.1 büyüyen Türkiye, AB ülkeleri arasında ilk sırada yer almıştır. Söz konusu dönemde Euro Bölgesinde ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 1.2, AB ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomiler ise Slovak Cumhuriyeti ve İrlanda yüzde 5 olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına GSYİH'deki reel artış düzeyi ülkelerin kalkınma hızını belirlemede kullanılan en önemli kriterdir. Türkiye ekonomisi 2002 yılından itibaren büyüme oranında sürekliliği yakalayabilmiş, bunun sonucu olarak da kişi başına GSYİH'deki artış oranında birçok ülkenin önüne geçmiştir. 2004 yılında Türkiye'de kişi başına GSYİH, 2003 yılına göre yüzde 7.4 artış sağladı. Ülkemiz AB üye ve aday ülkeleri arasında en hızlı artışı sağlayan 4. ülke olmuştur".

SANAYİ ÜRETİMİNİ EN FAZLA ARTIRAN 6. ÜLKE TÜRKİYE

Türkiye ve AB ülkeleri arasındaki sanayi üretim artışlarının incelendiği çalışmada Türkiye'nin sanayide üretim artışı AB ülkelerinde ortalama 2.4 ve OECD ülkelerinde ise yüzde 3.9 olan ortalamalarının oldukça üzerinde gerçekleştiğinin altı çizildi. 2005 yılı itibariyle sanayi üretimi Türkiye'de yüzde 5.1 artarken, Polonya'da yüzde 16.1, Slovak Cumhuriyeti'nde yüzde 15.3, Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 12.1 ve Macaristan'da yüzde 11.7 yükselmiştir. Söz konusu yılda sanayi üretimi İrlanda yüzde -5.2 ve Yunanistan'da yüzde -0.9 oranın da azaldığı ifade ediliyor. Gösterge döneminin 2001 krizini kapsamasına rağmen Türkiye 2001-2005 döneminde sanayi üretimini en fazla artıran 6. ülke olduğu ve söz konusu dönemde sanayi üretiminin Türkiye'de yüzde 25.7, AB'deki 15 ülkede yüzde 1.9 ve OECD ortalamasında yüzde 5.5 oranında arttığı bildirildi. TİSK'in ülkeleri karşılaştırdığı çalışmasında enflasyonun düşürülmesi konusunda Türkiye'de verilen çabaların büyük ölçüde başarılı olduğu, ancak Türkiye'nin 2005 itibariyle AB üyesi ve aday ülkeler arasında Romanya'dan sonra en yüksek enflasyon oranına sahip 2. ülke konumunda olduğu ifade edildi.

OECD'NİN EN UCUZ ÜLKESİ TÜRKİYE

TİSK'e göre, Türkiye buna rağmen Polonya'dan sonra OECD'nin en ucuz ülkesi durumunda. OECD'de değeri 100 para birimi olan, belirlenmiş mal ve hizmet sepeti, Polonya'da 50 para birimi, Türkiye'de 54 para birimine alınabilirken, Danimarka'da 137 para birimi, İrlanda'da 122 para birimine satın alınıyor. Türkiye uzun yıllar yüksek enflasyonla yaşamasına rağmen, OECD ülkeleWfcrkiye'nin büyüme potansiyeri arasında en ucuz ülkelerden biri olarak fiyat düzeyleri bakımından rekabetçi konumunu koruyor. Çalışmada AB ülkelerinin birçoğu kamu gelir-gider dengesini kurmada zorlandığına işaret edilerek, "Özellikle AB'nin büyük ülkeleri Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere kamu gelir-gider dengesini kuramayan, açık veren ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye de aynı olguyu yaşamaktadır. Ülkemizde 2004 yılı itibariyle kamu açığı GSYİH'nin yüzde 3,9'u oranında olmuştur. Ülkelerin bu yapılanmaları, kamu borç stokunun GSYİH içindeki payını da yükseltmektedir. 2004 yılında Türkiye yüzde 80,1'lik oranla Avrupa'da 4. sırada yer almıştır. Ancak söz konusu oran 2005 yılında Türkiye'de ortalama yüzde 57 civarına gerilemiş; Maastricht Kriterlerini 1-2 yıl içinde yakalamak mümkün hale gelmiştir. Maastricht Kriterlerine göre tam üyelik sürecinde bu oranın yüzde 60'ın altına indirilmesi gerekmektedir" denildi.

Hiç yorum yok: