insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

29 Kasım 2007 Perşembe

KÜRTLERİN DE BİR DEVLETİ OLSUN

Başlığı okuyup hop oturup hop kalkan kalmadıy­sa, herkes yerine oturduysa medenice, efendice şu meseleyi bir konuşalım.

Kürt sorununu bu saatten sonra akıl değil, yürek çözecek. Türkler ve Kürtler birbirimizi tedavi edeceğiz. Türklerin ilacı Kürtlerde Kürtlerin ilacı Türklerde. Bundan sonra yaşayacak insanlar bu acıları yaşamasın diye civanmertlik göstereceğiz, unutacağız, hatırlamayacağız, bağışlayacağız. Haklı nefretlerimizi toprağa gömüp, gerçek bağışlamanın azabını yaşayacağız. Çözüm kolay değil, daha en büyük acıyı çekmedik, henüz kimse yenilgiyi kabul etmedi, henüz kimse kendiyle hesaplaşmadı, henüz kimse kimseyi bağışlamadı. Türkler ve Kürtler kemale erip yeniden sözleşmek için çilelerini doldurmadılar he­nüz.

Biz Türkler cesaretle ve samimiyetle şu soruyu soracağız önce;
Bu coğrafyada Türkler, Araplar, Farslar ve Kürtler yaşıyor. ilk üçünün devletleri var. Kürtlerin yok. Ne­den?
Ulus-devlet mi kaldı diyebilirsiniz. Bakın dünyada bölgesel ittifaklar var artık dersiniz, doğrudur. Bizim devletimiz var da ne oluyor dersiniz. Bu ülke Kürtle­rin de ülkesi diyebilirsiniz. Haklısınız.
Ama dört millet üç devlet konusunda ulus-dev­letler tarih sahnesine çıktı çıkalı Kürtlerin yaşadığı psikolojik ezikliğe, asimile olma korkusuna bunların hiçbiri deva değil.
Neden bizim de bir devletimiz olmasın sorusuna 'Kürtler tarih boyunca bir devlet kuramamıştır' gibi aşağılayıcı bir açıklama dışında bir cevap veremezsek, istediğimiz kadar iyileştirme, reform yapalım bu sorun çözülmeyebilir.

Bugün bu coğrafyada daha fazla insan ölmeden Kürtlerin bu hayalinin gerçekleşmesi için tarihi bir şans var elimizde. Ama bu şansı kullanmak için hem Türklerin hem de Kürtlerin fedakarlık yapması, affet­menin acısını yaşaması gerekiyor.
Şansımız, tarihin bu aşamasında proje devlet Irak'ın acı bir biçimde parçalanması, devlet olmak için 70 milyonluk Türkiye'nin korkuları dışında artık eksiği kalmamış dört milyon nüfuslu bir bölgesel Kürdistan yönetiminin ortaya çıkmasıdır ..

Biz istesek de istemesek de bir gün Kuzey Irak'ta bir Kürdistan kurulacak. Eğer bugünkü politikalarla devam edilirse bu devletin ve Kürt ulusal birliğinin kurucu düşmanı Türkler ve Türkiye olacak. Bu so­runların da acilarımızın da her gün biraz daha artması demek sadece. İkinci yol bu devletin kurulmasına yardımcı olmak. işte Türklerin fedakarlığı bu olacak. Kürtlerin tarihsel travmalarını iyileştirecek tek formül de bu. Peki, Türkiye'deki Kürtler onlarla birleşmek isteme­yecek mi? Tabi Türkiye kendi Kürtlerini rahatlatıcı politikalardan vazgeçerse, buyurun isteyen oraya gitsin falan derse, istemeye devam edebilirler.

Bugün ya da gelecekte bir devlet istememek de Türkiye'de yaşayan Kürtlerin fedakarlığı olacak. Na­sıl dünyadaki tüm Türkler Türkiye'de yaşamıyorlar­sa, bunun hayalini kuranlara Turancı diyip onları marjinalize ettiysek Kürtlerin de hepsi de Kürdis­tan'da yaşar diye bir kural yok. Kürtler de Büyük Kür­distan isteyenleri marjinalize etme basiretini göster­meliler.

Kürtler; Türkler, Araplar ve Farslar arasında asimile olma travmasından ancak bir devletle kurtulabilirler. Bir devletle Kürtçeyi, Kürt kültürünü koruyup ve ge­Iiştirebilirler. isterlerse Eurovision şarkı yarışmasına Kürtçe şarkıyla katılıp Türkiye'ye 12 puan bile verebi­lirler. Devlet sahibi olmanın öyle pek de matah bir şey olmadığını ancak yaşayarak görebilirler. Böylece Türkler de Ülkelerinin bölüneceği travmasından kur­tulacaklar, Türkiye'de yaşayan Kürtleri rahatlatacak daha cesur iyileştirmeler yapabilecekler.

Yani Türkler ve Kürtler yeniden sözleşeceğiz. Söz deyin bu işi burada hayırlısıyla bitirelim artık.

Yıldıray Oğur/Taraf

Hiç yorum yok: