insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

17 Şubat 2007 Cumartesi

Barış için küresel etik!

Dr. Hans Küng


Oyuncuların, oyunu nasıl kuracaklarını ve neyin yasak, neyin serbest olduğunu bilmeksizin gelişigüzel koştukları, rastgele topa vurdukları bir top oyunu düşünülebilir mi? Adil bir oyun ortaya çıkması ve bunun keyif vermesi için kurallar gereklidir.

İnsanların birlikte yaşadıkları ve belli hedeflere birlikte varmak istedikleri her yerde bu tür kurallara ihtiyaç vardır.

Bir okul sınıfının bile gelişebilmesi, ancak öğrenciler arasında adaletin hâkim olmasıyla mümkün olur; birbirlerine güvendikleri, hırsızlıktan, baskıdan, ayrımcılıktan ve şiddetten korkmak zorunda olmadıkları zaman ve öğretmen tarafından adil muamele gördüklerini hissettikleri zaman. Bunun için, okul hayatına katılan herkes tarafından saygı gösterilen belli davranış kuralları gereklidir.

Ticarî bir işletmede kâr önemlidir, ama şirketin büyüyüp gelişebilmesi için çalışanlarla yönetim arasında, hatta şirket ve müşterileri arasında güvene dayalı bir ilişkiye de ihtiyaç vardır. İşletme yöntemlerinde, muhasebede ve bilânçoda, doğruluk temel prensiptir, ama karşılıklı güven ve saygı da öyledir. Bunun için de bütün çalışanların arkasında durduğu işletme ve çalışma kuralları gereklidir.

Her toplum, ancak bir hukuk düzeni kabul edildiğinde ortaya çıkabilir, ayrılıklar şiddete başvurmadan giderilmeye çalışıldığında, üyeler karşılıklı olarak birbirine güven duyduklarında, yöneticiler hukuka uygun ve samimi bir şekilde davrandıklarında ve bireyin çıkarıyla toplumun çıkarları arasında karşılıklı bir denge kurulduğunda. Bu yüzden, bir topluluğun bir arada yaşayabilmesi için, ortaklaşa yaşamın bazı temel kuralları üzerinde bir uzlaşmaya varılmış olması kaçınılmazdır.

Halklar, uluslar ve devletler arasında her zaman farklı çıkarlar, farklı öncelikler ve çatışmalar olur. Ama adil bir çıkarlar dengesi ve kalıcı bir barış, ancak ilişki şiddete dayalı olmadığında, saldırının ve çarpışmanın yerini diyalog ve işbirliği aldığında mümkün hale gelir.

Daha adil bir dünya için...

İnsanların bir arada yaşamaya başlamalarından bu yana, başarılı ve gelişen bir birliktelik ve iyi bir yaşam konusunda çeşitli düşünceler geliştirilmiştir. Bütün kültürlerde temel bir davranış ahlâkı, ilkesel bir ethos (etik) geliştirilmiştir. Özellikle de dinler ve felsefeler bu ölçütleri somutlaştırmış ve sistemleştirmiştir. Bununla beraber, bugünkü çokuluslu dünyamızda tek başına hiçbir din, felsefe ya da ideoloji bütün bir toplumu kapsayan böyle bir etik ortaya koyamamaktadır. Ama bu mümkündür ve farklı dinlerin ve felsefelerin etiğindeki ortak noktaların keşfedilmesi ve şu kesimlerin bilinçlendirilmesi önemlidir: Kişisel yön tayini için bireylerin, onların bir arada olmalarının koşulu olarak toplumun, birbirini anlama, birlikte çalışma ve barışın temel düzlemi olarak ulusların ve dinî grupların birlikte hareket etmesi gerekir.

Bu ortak ahlâkî standartların ya da ölçütlerin, kısacası "weltethos" (dünya etiği), temelinde bütün uluslara ve kültürlere mensup insanlar birlikte yaşayabilirler ve daha barışçıl ve daha adil bir dünya için birlikte çalışabilirler.

Daha 1990 yılında, Projekt Weltethos (Dünya Etiği Projesi) kitabımda, weltethos hakkındaki düşüncelerimi kamuoyuna açıkladım. Orada, programlı bir şekilde, dünya üzerindeki dinlerin ancak ve ancak etiklerindeki halihazırda var olan ortak noktaları sükunetle düşünmek suretiyle insanlık barışına katkıda bulunmalarının mümkün olabileceği fikri geliştirilmişti: Yapılması gereken, var olan ortak değerler, sarsılmaz ölçütler ve kişisel davranış biçimleri konusunda temel bir uzlaşmaya varmaktı. Gerekli adımı daha sonra "Dünya Dinleri Parlamentosu" attı. 1993'te Chicago'da yapılan bu dinler arası toplantıya 6.000 katılımcının yanı sıra benim tarafımdan dinler arası bir konsültasyon süreci içinde tasarlanan "Weltethos Bildirisi"ni imzalamış olan dinlere ve kıtalara mensup 200 delege katılmıştı. Bu bildiri o zamandan beri weltethos düşüncesinin geliştirilmesi konusunda temel doküman olmuştur.

Weltethos projesi dört temel kabule dayanır: Dinler arasında bir barış olmadan uluslar arasında bir barış olmaz! Dinler arasında diyalog olmadan dinler arasında barış olmaz!, Küresel etik standart olmadan dinler arasında diyalog olmaz!, Bir dine mensup olan ve olmayan insanların ortaklaşa oluşturdukları küresel bir etik, bir dünya etiği olmadan yerküremiz varlığını sürdüremez!

Farklı dinlerin etiklerindeki ortak noktalar Chicago Bildirisi'nde iki ilke etrafında formüle edildi: 1) Hümanizm ilkesi: Her insan insanca muamele görmelidir. 2) İnsanlığın bütün kültürlerinde ve dinlerinde pratik olarak, bu temel ilkeden çıkan ikinci bir kural daha vardır; Karşılıklılığın Altın Kuralı: "Kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapma!" Bu iki ilke hayatın dört ana alanında somut kurallar ortaya koyar ve bunlar kendi kendini yükümlü görme şeklinde formüle edilir:

Şiddetsiz bir kültür yükümlülüğü ve bütün yaşam biçimlerine saygı.

Bir dayanışma kültürü yükümlülüğü ve adil bir ekonomik düzen.

Bir hoşgörü kültürü yükümlülüğü ve samimi bir yaşam.

Bir eşitlik kültürü ve erkek ile kadının birlikteliği.

Chicago Bildirisi'nden yola çıkarak weltethos düşüncesi çeşitli düzlemlerde gelişim gösterdi. Bunların en önemlileri aşağıdaki dokümanlardır:

1997: O zamanki devlet ve hükümet liderlerinin katılımıyla gerçekleşen Etkileşim Konseyi'nin "Genel insanî yükümlülükler bildirisi" oluşturma önerisi.

1999: Kapstadt'taki dünya dinlerinin üçüncü parlamento toplantısında yapılan "öncü kurumlarımıza çağrı".

2001: Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından görevlendirilen "Yüksek Düzey Şahsiyetler Grubu"nun, uluslararası kültürel diyalog yılı olan 2001 yılı için hazırladığı, kültürler arası diyalog manifestosu "Geleceğe Köprü" (Crossing the Divide).

Chicago Bildirisi ve weltethos projesi, gezegenimizin varlığını sürdürebilmesi yararına bireysel ve kolektif bir bilinç dönüşümünü başlatmayı amaçlıyor. Özellikle, 1995 yılında Thübingen'de (Almanya) kurulan Weltethos Vakfı, bu bilinç dönüşümünün gelişmesini çeşitli alanlarda desteklemek için çaba sarf ediyor: Kültürler arası ve dinler arası araştırmalar, ulusal ve uluslararası eğitim ve toplantılar. Vakfın çalışmaları, kurulduğu 1995 yılından bu yana okul, ekonomi, politika gibi çeşitli toplumsal alanlara yayıldı ve Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. Bunun dışında başka weltethos vakıfları da kuruldu: 1996'da İsviçre'de, 1999'da Çek Cumhuriyeti'nde, 2000'de Hollanda'da, 2001'de Avusturya'da "Weltethos Girişimi" olarak ve 2006'da Meksika'da. Vakfın elde ettiği olumlu yankılar, etik düzlemde bir küreselleşmenin gerekliliğini giderek daha belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır.

(*) Bu yazıyı zaman için kaleme alan Dr. Hans Küng, uluslararası çevrelerde devrim niteliğinde sayılacak düşünceleriyle ilgi çeken ünlü Alman din bilginidir. Roma'daki Pontifical Gregorian Üniversitesi'nde teoloji ve felsefe eğitimi alan Küng, 1990 yılında 'Global Etik' fikrini ortaya attı ve bunu bir projeye dönüştürdü. Dinler arasındaki farklılıkların değil benzerliklerin öne çıkarılmasını öneren ve dinlerin ortak noktalarını belirleyerek yeni bir yaklaşım ortaya çıkarmaya çalışan Küng, Birleşmiş Milletlerin Kültürler Arası Diyalog projesine de esin kaynağı oldu. (Hans Küng, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği bir program çerçevesinde İstanbul'da, yarın saat 14.00'te Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Mehmet Aydın ve Kenan Gürsoy'la birlikte "Küresel Ahlak" konulu bir konferans verecek.)

DR. HANS KÜNG (*)
16/02

Hiç yorum yok: