insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

19 Şubat 2007 Pazartesi

DIE PRESSE
TÜRKİYE AB'YE MESAFELİ: BAŞKA ÖNCELİKLERİMİZ VAR

ANKARA, 17/02(BYE)--- Avusturya'da yayımlanan Die Presse gazetesinin 17 Şubat 2007 tarihli sayısında, Jan Keetman imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında bir yazı yer almıştır. Internet’ten sağlanan İstanbul çıkışlı yazının çevirisi şöyledir:
Anlaşılan onlarca yıldır Avrupa'nın kapısını boşuna çalan Türkiye beklemekten sıkılmış görünüyor ve AB ile arasına açıkça mesafe koyuyor. Bunun bugüne kadarki en belirgin işareti, artık üst düzey temasların en aza indirilmesidir.
Buna son örnek; Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, 6 Mart tarihi için planlanan Brüksel'deki üst düzey temsilcilerle AB Ortaklık Konseyi oturumuna katılmayacağını açıklamasıdır. Bu toplantı, AB ile aday üyeler arasında dışişleri bakanları düzeyinde her yıl gerçekleşen önemli bir buluşmadır. Toplantı büyük olasılıkla haziran ayında tekrarlanacak.
Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama, Gül'ün şu sıralar Brüksel'i ve diğer önemli Avrupa başkentlerini ziyaret etmeyi istemediği şeklindeydi. Ankara'nın başka önceliklerinin olduğu da açıklamaya eklendi.
AB ile resmi görüşmelerin iptali, Türkiye'nin Birliğe yönelik kayıtsızlığındaki artışı gösteren tek ipucu değil. Ankara, Türk Ceza Yasasının 301. maddesini (Türklüğü aşağılama) değiştireceğine dair verdiği sözü de çabuk unuttu. Bugünlerde konu nihayet gündemdeyse de, bu ancak Washington'dan gelen baskılar sayesindedir. ABD Kongresi 24 Nisan tarihini, Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki Ermeni soykırımını anma günü ilan etmekle tehdit ediyor.
İlişkilerin buzdolabına girmesinin altında, Türklerin Avrupa hakkında kafalarında artan soru işaretleri yatıyor. AB'ye katılımla ilgili kamuoyu araştırmalarında desteğin sürekli azaldığı gözleniyor. Daha ekim ayı sonlarında AB'ye üyeliği destekleyenlerin oranı yüzde 32.2, karşı olanların oranı da yüzde 25,6'ydı. Daha birkaç yıl öncesine kadar her dört Türk’ten üçü AB'ye girmeyi arzuluyordu. Şimdilerdeyse AB ancak gençler arasında destek görüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, seçimlerin yapılacağı 2007 yılında AB angajmanlı bir siyasetle oy kazanılamayacağı sonucuna varmasına şaşmamalı.
Destek vermeme şeklindeki tutumlarıyla Türkler, Avrupalıların, Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki sağı solu belli olmayan ve çoğu kere olumsuz tutumuna tepki gösteriyor. Türklerin yarısı ülkelerinin AB üyesi olacağına inanmıyor; yüzde 78'i de Avrupa'ya güvenmiyor.
Bir diğer etken ise son yıllarda ekonomi alanında kaydedilen iyileşme. 1945 yılından sonraki en ağır kriz olan 2001 ekonomik krizi yaşanırken Türkiye'deki AB destek oranları en yüksek seviyelerinde seyrediyordu.
Bu arada, Kıbrıs'a uyguladığı ticari ambargonun kalkması çerçevesinde yaşanan gerilimse olsa olsa AB'ye karşı negatif tutumun bir sonucudur. Bu ambargoya Türkiye, sonunda Kıbrıs'ın vazgeçmesiyle sonuçlanan Rus savunma füzelerin adada konuşlanma isteğine karşılık olarak yaklaşık on yıl önce girişti. Bu olay, Türklerin Avrupa'ya duyduğu şüphe sayesinde ulusal bir meseleye dönüştü.

Hiç yorum yok: