insanların düşünmesine de engel olan bir eğitim ve medya var. İnsanların düşüncesi yasaklanmış vaziyette. Biz insanların düşünmesinin önünü açmak istiyoruz. Düşünmek, soru sormakla başlar.

Ahmet Altan

19 Şubat 2007 Pazartesi


HIRAM

Kral Hiram’ın Fenike’de hüküm sürdüğü yıllarda, İsrailoğullarının memleketi Yehuda’nın kralı da Salamon’du.

Salamon, Tanrısına, Babası David’in söz verdiği tapınağı inşa etmek için gerekli olan ağaçları temin edebilmek amacıyla Musa dinine inanan zengin Fenikelilere savaş açmaya hazırlanır. Kral Hiram bu savaşı önlemek için Salamon’la bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre Salamon Fenikeliler’den, tahıl karşılığı inşaat malzemeleri ve tapınağın inşası için Fenike’nin basmimarı olan Hiram Abif’i alır.

Hikâyemiz de burada başlar.

Hiram Abif iyi bir mimar olduğu kadar ketum bir insandır. En zayıf tarafı kadınlara olan zaafıdır… Çapkın ve seks düşkünüdür. Fakat bu durum onun çalışmasını engellemez hatta çoğu zaman tapınakta sabahlara dek çalışır.

İnşaatın hızla ilerlemesiyle tapınak yükselir ve sıra “kutsalların kutsalı” denilen odanın inşasına gelir. Bu odada, tavana yakın bir yerde tek bir pencere olacaktır. Bu pencere yaz ile kış ekinoksları zamanında ışınların içeri girmesini sağlayacaktır. Yani senede iki gün bu odaya ışınlar dolacak, kutsal kitabeleri saklayan, iki altın levha arasındaki sandıktan, iki iletken ve bir yalıtkan elde edilecek, böylece bu düzenek ışınlar vurduğu anda kondansatör vazifesi görüp elektrik üretecekti. Böylelikle sandığı elleyecek kişi şoka kapılıp ölecek, dolayısıyla kutsal kitabeler korunmuş olacaktı.

İnşa edilmekte olan mabedin taşlarının büyüklüğü ve bu taşların kesilip üst üste yerleştirilmesi, bu işlerde Britanya adalarında yaşamış ve aniden ortadan kaybolmuş ‘GROW WARE’lerin çalışma tarzlarına pek uygundu. Bunu böyle düşünürsek bu insanların eski zamanlarda aniden Mezopotamya’da ortaya çıktığını ve orada Gılgameş destanında bahsedilen şehrin surlarının yapımında çalıştığı ortaya çıktığından tarihin bilinen ve bu güne dek yazılan şeklinin doğruluğunu araştırmak gerekir!...

Grow Ware’ler ekinokslara göre yaşardı ve Büyük Britanya adalarında bulunan yapılarında da, Salamon’un yaptırdığı mabedin pencerelerinin aynıları görülmüştür. Bu pencereler neden Britanya’daki pencerelerin aynısıdır? Ekinoksların ışınlarının Venüs gezegeninden geldiği bilindiğine göre Salamon, tapınağını daha çok Tanrıça Venüs’e göre mi inşa ettirmekteydi? Salamon, Paganliga mı dönüyordu? Eğer dönmüyorsa neden oğlunu Baalin ateşinde canlı canlı yakarak Venüs’e kurban etmişti?

Bütün bu soruların cevabını neden kutsal addettiğimiz kitapların hiçbiri vermiyor? Ya da iki satırla geçiştiriyor? Hiram Abif’i, inşaat sırlarını öğrenmek için çıraklarının öldürdüğü efsanesi doğru mu? Acaba Hiram, başkasının karısı ile yattığı için öldürülmüş olamaz mıydı?

Masonluğun, Kral Hiram, Kral Salamon, Hiram Abif ve Salamon’un diğer yedi konseyi tarafından mabedin ‘Kutsallar Kutsalı’ odasının altındaki geniş odada kurulduğunu, orada yapılan toplantıların gizli olduğunu; ayrıca oradan Salamon’un sarayına gizli bir dehlizle geçildiğini pek çoğumuz biliriz. Odanın kapısının her zaman kapalı olması gerektiğini ve günün birinde kapıyı açık unutan bir adamın öldürülüp yerine başkasının getirildiğini de...

Geniş bir salondan yedi gizli odaya geçiliyordu. Bu yedi odada kralın hazineleri ve kutsal sayılan kitabeleri ve yazıları saklanmaktaydı.

Birinci tapınak yıkıldıktan sonra yerine kral Herod’un inşa ettiği tapınağı da yıkan Romalılardan yıllar sonra, Haçlı Seferleri ile Gofroid Debouillon, Jerusalemi ele geçirmiş ve kendisini buranın kralı ilan etmişti. İste o sıralarda Templar Şövalyeleri adı altında yaşayan birkaç şövalye buraya gelen hacıları korumak maksadı ile toplanmıştı. Bunlar tapınağın altında yaptıkları kazılarda Kral Salamon’un hazinelerini bulup çok zengin oldu. Ancak Papa şovalyeleri aforoz etti, bazıları Fransa kralı Güzel Henri tarafından yakalandı ve işkence ile öldürüldü. Neden? Bu şövalyelerin elinde nasıl bir güç vardı? Neden Herold’un tapınağının ufak bir kopyası Edingburg’da Sir Henry Sibnclaire tarafından inşa edilmişti? Henry Sinclair İskoçya Masonlarının Büyük Mastır’ı olmasıyla bunun bir ilgisi var mıydı? İsa ile Maria Magdalena’nın evlenme akti (Ketubanin ) orada, bu Chapelin Roslyn’in altında gömülü olduğu doğru mudur? Eğer değilse neden burada hafriyat yaptırılmıyor? Acaba kutsal lahit Templarlar tarafından bulunmuş muydu? Lahitin bulunduğu ve hâlâ –bugün- Antakya’da bir yerde gömülü olduğu acaba hakikat midir? Bir çok cevapsız soru var … 21. yüzyılda, cevabı olmayan…

Soruların varlığı neden kimseyi rahatsız etmiyor?

Eğer İsa ile Maria’nın evli oldukları ortaya çıkarsa Katolik kilisesinin çökeceği malumdur.

Eger Kutsal lahit bulunursa ve içinde mukaddes kitaptan başka bir şey çıkmazsa ne olacak?

O zaman teist dinlerin geldiği gibi gideceği zaman mı gelmiş olacak?

Dikkat edersek, teist dinler insanlığa yalnız harp ve nefret getirmiştir. İnsanlık teist dinden ne iyilik görmüştür? Bence kocaman bir hiç… Dünyada insanlığı birbirine yakınlaştırmak için sevgi lazım, oysa Teist dinler nefret saçmaktadır. Hıristyanlara göre Museviler İsa’nın katilidir ! Oysa Romalı Ponce Pilat Musevi degildi Pagandı.

Muhammed’e göre Museviler maymundan gelmistir ve Musevi’den dost olmaz! Neden ki?

Hani nerede bu iki dinin insan sevgisi? Museviler kendi dinlerine inanmayanlara GOY der. Gentile neden? Kendilerini seçilmiş millet addederler. Kim seçti? Seçtiyse de, seçtiği günden beri bu millet dertten başka bir şey görmedi…

Dünyada 7 milyar civarında adam var ama acaba ‘kaç tanesi insan?’ Bunu düdşündünüz mü hiç? Mesela neden Teist olmayan milletlerde din savaşları olmadı? Savaşlar oldu toprak ve zenginlik adına; ama din adına savaş oldu mu? Shinto dinini yayma savası oldu mu mesela? Veya Hindu?...

21. yüzyılda kadınların beşinci sınıf vatandaş olarak yaşamalarını isteyen Musevi, İslam ve Hıristiyan dinleri, neden yalnız erkeklerin hâkim olduğu bir dünya istemektedir? Aynaroz’a dişi kedinin bile girmesi yasak!... İsrail’de kökten dincilerin oturduğu mahallelerde otobüsün ön tarafında oturmak isteyen gebe bir kadını döven bu insanlar neyi ispatlamak istemektedir?

Neyse dönelim konumuza.

Templar şövalyelerinin Colomb’dan evvel Kanada’nın bu günkü New Found Land dedikleri kısımındaki Neu Scotia’ya kaçtığı ve servetini oraya taşıdığı doğru mu? Doğru değilse nasıl oluyor da yapılan mezar kazılarında bulunan iskeletlerin yaşı Colomb’dan önceki bir devire denk? Bunlar yapılan DNA testleri ile tespit ediliyor. Neden bu topraklara geldiler? Neden bunu açıklamadılar? Ne gizliyorlardı? Acaba İsa ile Maria Magdalena’nın ketubası (izdivaç belgesi) nerede gizli? Kanada’da mi? Yoksa İskoçya’da mı? İskoçya’da ise Rosslyn Chapelin altında gömülü olması akla uygun gelmekte…

Masonların ritüelleri neden Rosslyn Chapelin duvarlarında heykeller ve kabartmalar olarak işlenmiştir? Sütunlardan birinin motifleri neden, o zamanlarda eski dünyada bilinmeyen darı ( mısır ) koçanları ile süslüdür? Bu koçanların varlığı ST Clair’in Kanada’ya gidip geldiğini ispatlamaz mı? Eğer ispatladığını düşünürsek o zaman Kanada ile İskoçya arasındaki bu bağı nasıl tefriş edebiliriz ?

Masonluk ritüellerinde neden yeni gelenin sembolik olarak ölmesi ve sonra tekrar doğması gerekir?

Bunu tarihte Pagan krallarının Venüs’e inanan ve daha sonra Konstantin’e ( Bati Roma İmparatoru) güneşe tapma inancını veren devrin başlangıcı olarak düşünürsek, Masonların halen Pagan adetlerini sürdürdüklerini mi düşünmeliyiz? Tanrıça Venüs’e inananların var olduğu düşünülemez mi? Eğer böyle düşünmek mümkünse, o zaman neden Mason olabilmek için ilk şart bir kuvvete ve bu kuvvetin dünyayı yönettiğine inanmanın behemmehal derpis edildiğini anlamak mümkündür. Çünkü bu kuvvet aynı zamanda Tanrıça Venüs de olabilir.

Konstantin’in yaptığı ne idi? Kendisi Güneş’e tapan Pagan olmasına rağmen halkını etrafında toparlayabilmek için tek tanrıcılığı ülkesinde serbest bırakmış ve hatta Roma kilisesinin kurulmasına önayak olmuştu. Neden? Çünkü kendisi de tek Tanrıya inanmaktaydı ama onun Tanrısı Güneşti. Bu akım Mısır’da Akhnaton’la başlamıştı. Simdi bütün bunları Masonluğun ritüelleri içinde buluyor muyuz?...

Masonluk, kendini anlatamadığı ve kapalı bir klan olarak kaldığı müddetçe her isteyen istediği düşünceleri ortaya koyabilme serbestisine sahiptir. Burada da Masonluğun kadınları dışladığını görüyoruz. Hür ve tanınmış Masonlar, yani İngiltere Locasına bağlı Masonlar ve Fransa’daki Ateist Masonlar, kadınları Arasına almaz. Son yıllarda karisik localar ve yalnız kadın locaları peydah olmaktadır. Bu Localar kimse tarafından tanınmaz. İngiliz Locası bunları hor görür. Neden kadınlar bütün din veya buna benzer klanlar tarafından dışlanmaktadır?

Anlatmak istediğim kısaca şudur: Tek Tanrıya inanmak ve onu işlerine geldiği gibi kullanıp emellerine alet etmeyi meslek edinmiş olan insanların bu dünyaya bir yararı dokunmamıştır!... Gizli klanlar ve dinler bu dünyaya harpten başka ne getirmiştir?

Bugünkü sosyal yaşam anlamında zaten dinin men ettiği şeyleri kanunlar da men etmektedir ve kanunlar cezayı bu dünyada vermekte din ise gelecek dünyada vereceğini taahhüt etmektedir. Hangi öteki dünya?

Günün birinde cevap bulmak ümidi ile yaşamaktayım.

Yazımı, “Eğer hakikaten bir başka dünya ve Tanrı varsa, öldükten sonra ne muhteşem bir macera bekler beni,” diyen Francois Mitteerand’a sapka çıkararak bitiriyorum!...

Erroll Gelardin
Şubat 2007

9 yorum:

Adsız dedi ki...

Erol bey..
Mitterandın yerinde olmak istemezdim doğrusu.
Öldükten on üzeri eksi bilmem kaç saniye sonra hatasını anlamış ve yanındakilere kendisini birkez daha Dünyaya göndermelerini kibarca rica etmiş olmalı.
Kabul görmeyen rica ile özlediği macerasınada başlamıştır herhalde.Allah öylesi maceralardan inananları korusun.
Dikkat edince yazınızda dinlerin DÜNYAYA SADECE NEFRET GETİRDİĞİNİ vurguluyorsunuz.
Tevrat,İncil ve Kuran…..
Hangisinde yazıyor nefret? Anlayamadım doğrusu.Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed in hangi davranışları sizce nefreti teşvik etmiştir?
Bugüne kadarki ve bundan sonraki din savaşlarının (soğuk veya sıcak) hepsinin temelinde insanın kendi dinini yanlış anlaması vardır.
Hiçbir peygamber kendilerine savaş açılmadıkça kendine inananları harbe sokmamıştır.

De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim... (Ali İmran Suresi, 64)
Gerçek kitap ehli olan herkes için Dünya cehennemdir.Evet. Hz .Musa , Hz.Davut ,Hz.İsa diğer tüm peygamberler ve Hz Muhammed (sav) , hangi peygamberin Dünyada zevk safa için yaşadıklarını gördük?
Hepside hayatlarında olmadık eziyetlere maruz kaldılar yurtlarından kovuldular ve Alemlerin Rabbi olan o birtek Allahın varlığını insanlara anlatmak uğruna cehennemi yaşadılar.Dünyaya hiç itibar etmediler.
Onlar ve ümmetleri hep acı çekti ve çekmeye devam ediyor.
Gerçek zevk ve sefa yeri cennettir.Sonu, sonsuz bir cennet hayatı ve Cenabı Allahı görebilmek olan Dünyadaki 70 , 80 senenin ne kadar ehemmiyeti vardır?Bu ömrü hem bu dünya için hemde öbür dünya için çalışarak doldurmak gerekmezmi?

Bugünkü sosyal yaşam anlamında zaten dinin men ettiği şeyleri kanunlar da men etmektedir ve kanunlar cezayı bu dünyada vermekte din ise gelecek dünyada vereceğini taahhüt etmektedir diyorsunuz.
Kastınız adam öldürmek,hırsızlık,vs ise tamam fakat zina, içki içme ,Allaha,peygamberlerine,meleklere ahiret gününe inanmama konularını sosyal hayat men etmiyorki?
Asıl onların cezasının ağır olacağını hanif dinler söylemiyormu?
Peygamberler günah işlemezler.Bir insana veya bir kavme maymundan geldiğini söylemek bırakınız peygambere akıl sahibi normal bir aciz insana dahi yakışmaz.İslam peygamberi yaradılmışların en insancılıdır.Bunu anlamak için herhangi bir gayrimüslim fakat ciddi bir yazarın kaleme aldığı Hz. Peygamberin hayatını okumak yeterlidir.
Maksadım size vaaz vermek değil.
Maksadım,aradığınız cevabı bulacağınız zamanın, gecinden olmasını dilediğim son nefesinizden hiç olmazsa on üzeri eksi bilmem kaç saniye önce olması arzusudur.
saygılarımla

Adsız dedi ki...

Gunaydin,
Yaziniz icin tesekur ederim.

Butun savaslar din adina yapilmislardir . Hacli seferlerinden basliyarak. Daha evvelkileri saymiyacagim.
Monoteist ler arasindaki savaslar daima din adinadir. Ama Tek tanriya inanmiyan dinlerde savaslarin gayeleri dini yaymak degildir.

Yazimin hic bir yerinde Peygamberlerin savas istediklerini yazmadim ve hatta boyle anlasilabilecek bir yazi bile yok.

Mitterandin ne gordugunu nereden biliyorsunuz ? Gidip te goren mi oldu ?

Ben Monotesit dinlerin faydalarina inanamiyacagim.

size her daim sevgi ile dolu bir yureginiz olmasini temenni ederim

erroll

Unknown dedi ki...

Erroll bey,

"Tektanrılı dinlerin hiç bir faydası yok" bana çok sathi bir genelleme gibi geldi.

Sizi anlıyorum. İnsanların aslında ne olduğunu bilmedikleri şeyler hakkında çekişmelerinin, "benim tanrım senin tanrı'nı döver" kavgalarının dünya medeniyeti açısından bir faydası olmadığını düşünüyorsunuz.

Bir müslüman olarak ben de öyle düşünüyorum. Çünkü bize kitabımızda Hıristiyan ve Yahudilerin bilmedikleri şeyler hakkında çekiştikleri ve Allah'ın aralarındaki hükmü öldükten sonra vereceği söylenir.

Sizin "din savaşı" dediğiniz şeylerin hiç birinde din asıl sebep değildir. Hz. Peygamber'e inen vahyin anlamı da sadece metafizik bir takım kurguları insanlara aktarmak değil, hayatlarında, yaşayışlarında bir değişiklik yapmak ve onları birbirlerine ve neticede kendi buldukları isimlerden ibaret putlara tapmaktan uzak tutmaktır. İslam "lailahe illallah" derken ve Allah'ı "ötelerin ötesinde, bilinemez, kendisi hakkında söylenen hiç bir şeye benzemeyen" olarak anlatırken aslında onun hiç de "bir yerlerde oturup, kainatı idare eden ak sakallı dede" olmadığını anlatır. Anlayana tabii. (İnsanın anlayışı geliştikçe Allah hakkındaki düşüncesinin de gelişeceğine Hz. İbrahim'in hikayesinde çok güzel bir ibret vardır. Yine de kişi, en sonunda ancak alemlerin rabbine teslim olarak huzur bulur.)

Tek tanrılı dinlerin ne faydası vardır? Birincisi hepsi kurallarını yazılı hale getirmişler ve insanları şamanların elinden, onların uydurdukları lüzumsuzluklardan kurtarmışlardır. Bir şamanın "falanca tanrıya bilmemne ayini" adı altında "toplu seks"e izin verebilmesi, herkes gibi Allah'ın kurallarına ve zina yasağına bağlı bir din adamının "fetva"sından, takdir edersiniz ki daha kolaydır.

İkincisi ahlakın (ve bahsettiğiniz kanunların) temeli dindir. Dinsiz bir ahlak anlayışının, yeterince zeki ve arsız olduğumda beni neden doğru olmaya sevkedeceğini anlamıyorum. Aynı şekilde neden başkalarına iyilik yapmak, mesela Allah emrettiği için verilen zekatı vermek, komşularıma iyi davranmak vs. konulardaki emirleri es geçiyorsunuz? Bunlar iyilik değil mi?

Kendime çeşitli Tanrılar uydurup, Allah'ın kendisinden bir iz ve işaret olarak ruhuma işlediği ibadet ihtiyacını putlara, ağaçlara, insanlara taparak giderebilirim. Haklısınız. Bu durumda sizinle farklı tanrılar edindik diye birbirimizi kırmamıza gerek kalmaz mesela. Çünkü aslında taptıklarımızın Kur'an'ın dediği gibi "boş isimler" olduğunun farkında oluruz.

Yine de öyle bir durumda aslında dinin gelenekten öte hiç bir anlamı olmaz. İnsanları sapıttıklarında doğruya yönelten bir işlevi yoktur. Yahudi milletinin dörtbin senedir ayakta kalabilmesinin temelindeki o kitap ve "benden başka Rab edinmeyeceksin" diyen Allah'ın verdiği güç hiç bir "çok tanrılı din"de yoktur.

Buna "bilimsel açıdan" "tek tanrı düşüncesi daha sağlıklı ve dinamik toplumlar meydana getiriyor" diye bakabilirsiniz. Bu da ayrı bir tercihtir. (Ve dikkat ederseniz ayrı bir "Tanrı"dır.)


Ayrıca modernistlerin iyi ve kötünün ne olduğu konusunda en az "fundamentalist"ler kadar tutucu olduğunu düşünüyorum. Kadın hakkında mesela "erkekle eşit olmalıdır" şeklinde bir düşünce, en az "kadının yeri erkeğin iki basamak altıdır" diyen yorumlar kadar tutucudur. Allah'ın kitabının tedrici inişi bize bir ölçüde hükümlerinin de zaman ve çevreye göre değişebileceğini gösterir. Yine de, karşısında bir kadın varken hakettiği saygıyı göstermeye çalışan bir erkek olarak, "kadın milleti"nin de yaşadığını çok zaman hakettiğini düşünürüm. Bu ve ilgili düşünceler aslında modern insanın kendine yarattığı yeni putlardan ibarettir.

İslam bizlere yanlış yapmamaktan öte, doğru için savaşmanın da bir şart olduğunu, dünyayı inanmadığı için yok etmeye çalışan adamlara Hinduizm'in yaptığı gibi "bir sonraki yaşamınızda böcek olacaksınız" demenin dünyayı daha iyi bir yer yapmayacağını hatırlatır. Bu hakkı gereksiz savaşlar için istismar eden olmuş mudur? Evet, olmuştur. Yine de savaşmanın Allah'ın yasaklamadığı bir şey olduğunun kabulü, "kötü"lerin varlığının ve kendileriyle (bir şekilde) savaşılmadığında kötülüğün yayılacağının kabulünden ibarettir. Müslümanlar kendi topraklarına gelip çöreklenen adamlara "bir sonraki yaşamınızda böcük olursunuz bak" deseler, herhalde o adamların daha hoşuna gider, yine de Müslümanların vazifeleri ve hakları dünyada adaleti sağlamalarıdır. Kafirlerin (yani hakikatin üstünü örtenlerin) hoşuna gitmese de.

Allah bakidir ve yeryüzündeki ve ötesindeki hükmün göstereceği gibi galip olacak olan odur.

Selam ile,

Emre Şahin
http://emresahin.net

Adsız dedi ki...

Emre Bey,
Yazdigim her kelimenin arkasindayim.
Ateist bir insan olmadan her uc dini de ogrendim.
Bunlarin hic biri bana mantikli gelmemektedir. Hayat bu dunyadadir cennet te cehennem de.
Bundan sonrasi bence yoktur.

Bu yazimla ben din munakasasi acmak istemedim.

Dikkat buyurdu iseniz ben, Musevi dini ile Hristiyan dini arasinda dolasmaktayim.

Musluman dinine gelince o baka konu benim icin. Dunyaya zorla sahip olmak istiyen bir din.

Bu dinlerin Insanliga belki bir zamanlar faydasi olmustur ama bu gun kattiyen yoktur.

Yazmakta oldugum Kitabimdan bir ornekti bu yazim.

Masonlarin ve Templar sovalyelerinin Din adina Baslattiklari HACLI seferlerini
ve bundan elde ettiklerini arastirmaktayim.

Kadinlarin erkeklerden asagi olmasini hic bir surette kabul edemem ve dusunemem bile.
Insanlar esittir.

Dinlerin nefret getirdigine gelince . Kuranda mesela hristiyan ve Yahudiden dost olmaz.
demektedir . Tabii ki bu sevgidir degil mi ?
cok misal gosterebilirim ama...ne faydasi varki ?
Herkez oylemesine baglanmis ki bu hurafelere.. kim kime ne anlatabilirki bu dunyada.

Tarih boyunca savaslar hep din adina olmustur. Bu bir hakikattir.

Neyse ne siz beni ne de ben sizi ikna edemiyecegiz ama
ikimiz de birbirimizin dusuncelerine saygi duyarsak bu bile harika bir sey olur.

Benim inananlara saygim vardir ama onlarla ayni fikirde olmama da sebeb yoktur
sevgi her daim sizinle olsun
erroll

Adsız dedi ki...

Erroll bey.
Haddim olmadan Emre beye cevabınıza bir yorum yazmak istedim.
Merhum Elmalılının tefsiri ve kabul edilmiş gerçek yorum aşağıdaki gibi.
Elbette haklısınız.Allah bize Kuran ı Keriminde kafirlerle dost olmamamızı emrediyor.yalnız, dostlukla sevgi farklı şeylerdir.Müslümanlara hele Müslüman Türklere sevgi dersi vermeye kalkışacak en son kişiler, 1492 yılında İspanyadan sürülen atalarınızı himaye eden Sultan 2. Bayezidin korumaya aldığı insanların torunlarıdır.
Müslümanların Dünyaya zorla sahip olmak istemesi?
İnsaf sınırlarını zorlayan bir teşhis.Irak ortada iken.

Ali İmran Suresi
28-29-30- Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri kendilerine dost edinmesinler. Müminler iman hasletine küfür hasletini karıştıracak, müminlere şimdiki zamanda veya gelecekte zararı dokunacak, İslâm'a zarar verecek ve ters düşecek bir sûrette kâfirlerle dostluk ilişkilerine girmesin. Sevgisini, muhabbetini ve buğzunu hep Allah için yapsın. Bu âyetin nüzul sebebiyle ilgili olarak dört vecih nakledilmiştir:

1- Yahudilerden Haccac b. Amir, Kehmes b. Abdulhakik, Kays b. Zeyd, Ensardan bazılarına gizlice gelerek, dinlerini bozmak isterlerdi. Rifaa b. Münzir ve Abdurrahman b. Cübey ve Sa'd b. Hayseme (r. anhüm) bu müslümanlara, o yahudilerden sakınmalarını ve uzak durmalarını tavsiye ettiler. Onlar dinlemediler. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.

2- Müslümanlardan Hatib b. Ebi Beltea gibi bazı zevat, Mekke kâfirlerine sevgi gösterisinde bulunuyorlardı. Allah Teâlâ bunu nehiy buyurdu, yasakladı.

3- Münafıkların başı Abdullah b. Übeyy ve adamları yahudilerle ve müşriklerle dost bulunuyor, onlara müslüman taraftan bilgi aktarıyor, havadis veriyorlardı. Resulullah aleyhine zafer arzu ediyorlardı. Müminler bundan menedildiler.

4- Ubade b. Samit hazretlerinin yahudilerden dostları vardı. Ahzab günü Hz. Peygamber'e gelerek, "Ey Allah'ın Resulü, benim yanımda beşyüz yahudi vardır. Benimle beraber harbe çıkmalarını istiyorum." demişti. Âyet bunun hakkında nazil oldu. İlh..

Bunu her kim yaparsa Allah'dan, Allah'ın dostluğundan ve yardımından hiçbir nasibi yoktur. Ancak onlar tarafından gelmesi beklenen ve sakınılması gereken her hangi bir zarardan korunmak için yaptığınız dostluk müstesnadır. Öyle durumlarda iş başka, yoksa müminler, hiç kimseye karşı iyi davranmaktan, adalet ve ihsandan menedilmiş değillerdir. Hukuka riâyet, ahitte sebat, ciddiyet, merhamet ve yardımseverlik aslında imanın gereği olan güzel huylardır. Güzel huy ise müminin şiarıdır. Fakat müminler, herşeyden önce din ve imanlarında samimi olmak zorundalar. Allah'dan başkasına nefsini teslim etmiyecek olan müminin, kendisini herhangi bir sebepten dolayı kâfirlerin dostluğuna kaptırması, imanına ve ciddiyetine aykırı olur. Bir kâfir, bir mümine dünyaları bağışlasa bile onun ne imanına, ne de din kardeşlerine en ufak bir zarar getirecek şeyi kabul ettirememelidir. Bir mümin de bunu bile bile yapmaz, fakat iyi niyetle gaflet edebilir, hüsnüzan ederek aldanabilir. Karşısındakine göre bilgisi, tecrübesi ve dünya işlerindeki haberi daha eksik olabilir. Farkında olmaksızın fena yollara sürüklenebilir, fena işlere bulaştırılabilir. Bunlar ise müminlerin yavaş yavaş kafirlere benzemelerine ve ilâhî nusretin de üzerlerinden eksilmesine sebep olabilir. "Her kim böyle yaparsa Allah'dan ilişiği kesilmiş olur". Bundan dolayı kesinlikle müminler, kâfirlerle içli dışlı olmaktan ve yakın dostluktan sakınmalıdırlar.
Hoşçakalın
Yakup Mustafa

Adsız dedi ki...

Sn Yakup Mustafa Bey,

Ben kitaplarinizda, ktaplarinda veya kitaplarimizda , yazilanlarla hic ama hic alakadar degilim.
Safsatalarla peynir gemisi yurutmek istiyen hurdur.

DIN ler yanliz felaket getirmislerdir.

Mesela beni kafir olarak simgeliyor ve kitabimizin benim le dost olmanizi men ettiginizi yaziyorsunuz. Neden ? beni taniyormusunuz ?
Hakkimda ne biliyorsunuz ? Iyilik sever candan biriyim belki ! Ama yok kitap oyle diyor....
O zaman ne diyeyim size ha ?

Ben Insanim ve insanlari severim beyaz, siyah veya kizil derili.
Kisa boylu orrta boylu bveya uzun.
Disi ve ya erkek. Fakir veya zendin.
Ama siz, Yanliz musluman olani seversiniz.... Bu mu Insan sevgizi ?

Bos ver unut beni ...

Ben ATEISTIm ve cok memnunum halimden

sevgi ile
erroll

Adsız dedi ki...

Erol bey,
bu ne zamanlama, Lahit bulundu bir
de dogrulugu ispatlanirsa, tezlerinize kim karsi cikabilir ki.

Adsız dedi ki...

Ben karşı çıkarım.
Firavunun secde halindeki cesedini görünce imanmı etti imansızlar ki, biz Hz. İsa(as)ya ait olabileceği söylenen lahiti görünce dinimizden dönelim.(Allah korusun)
Hz. İsayı Cenabı Hak göğe almıştır.(Nisa suresi 157. ayet)
Beyler:
Mezar filan yoktur.
Dinleyin:
İsrailoğulları'nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları'nın Kendisi'ne inandığı (İlahtan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. (Yunus Suresi, 90)

Ancak Allah Firavun'un böyle bir anda iman etmesini kabul etmemiştir. Allah Firavun'un bu samimiyetsiz tavrını Kuran'da şu ayetlerle bildirir:

Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, Bizim ayetlerimizden habersizdirler. (Yunus Suresi, 91-92)

Beyler,
Kendinize bir iyilik yapın.
Olmayacak tezlerin peşini bırakın. Vakit varken Allahın ipine sarılın.
Sizin için dua edeceğim.
Yakup Mustafa

Adsız dedi ki...

Sn Yakup bey,

Lutfen benim icin dua etmeyiniz.
Benim dua mua ile alakm yok.

Dunya matematiktir. Ispat edilen herseye inanirim.

Iyisi mi siz inanciniz ile bin yasayin ve mesut olun ve nasil ben size
brak bu bos laflari gel bize demiyorsam sizde lutfen benim hataima karismkayin ve dua etmeyin benim icin.

Bunu hos karsiliyamam.

kalbinizde sevgi ve digerlerine saygi eksik olmasin dilegimle

erroll